ÜLKEMİZDE 30 YAŞ ÜSTÜ KADINLARIN HAYATLARININ GİZLİ TARAFI…
Kıymetli dostlar, ülkemizde, 30 yaşını aşmış ve henüz evlenmemiş kadınların sessiz çığlığını duymayan var mı aranızda? Sanki her adımda, her bakışta, “Sen neden hala evlenmedin?” sorusu yankılanıyor kulaklarımızda. Aslında bu soru, sadece bir merak ifadesi değil; çoğu zaman bir yargılama, bir eksiklik gibi üzerimize çöküyor. Toplumun kadına biçtiği “tamamlanmışlık” rolü, evlilikle eş tutulduğundan beri, bu yaş grubundaki bekâr kadınlar kendilerini bir boşluğun içinde bulabiliyorlar. Başında bir kocan varsa tamsın, tamamlanmışsındır. Ya yoksa, vay haline!
Çalışan, kendi ayakları üzerinde duran, hatta kariyerinde zirve yapmış bir kadın bile olsa, “evlenmemiş” etiketiyle bir anda tüm başarıları gölgelenebiliyor. Sanki hayattaki tek amaç evlilikmiş gibi, sanki kendi evlilikleri cennetmiş gibi (ki cehennemi dibine kadar yaşadıkları halde) diğer tüm kazanımlar bir anda değersizleşiyor. Kendi başına dişinle tırnağınla kariyer yapmanın, başarmanın hiçbir hükmü olmuyor. Peki neden? Çünkü kocan yok! Çünkü sen kız çocuğusun, eksiksin yarımsın! Çünkü başında bir erkek olmadan güçlü olamazsın! Çünkü birisinin güdümü altında olmadan özgür olman, güçlü olman beni rahatsız ediyor! ‘Çünkü’ler........
© Yeni Meram
