PERDEYİ BİLE AÇMADAN GÖZLERİMİZ NEDEN EKRANA ÇİVİLENİYOR? DİJİTAL ESARETİN SEBEBİ
Kıymetli dostlar, sabahın o ilk, henüz loş ışıkları odaya sızarken, yatağın sıcaklığından henüz tam olarak sıyrılamamışken elimizin ilk uzandığı şey ne, hiç düşündünüz mü? Çoğumuz için cevap maalesef ki başucumuzdaki o küçük, ışıklı ekran. Daha yüzümüzü bile yıkamadan, zihnimiz henüz günün karmaşasına adapte olmadan parmaklarımız o tanıdık yüzeyde geziniyor. Belki saate bakma masumiyetiyle başlayan bu ritüel, saniyeler içinde sosyal medyanın dipsiz kuyularında kaybolma tehlikesi taşıyor. Peki, bu modern çağın tuhaf alışkanlığının kökleri nereye uzanıyor dersiniz? Avcı-toplayıcı atalarımızın sabahki uyanışındaki o tetik hal ile bizim bu ekran bağımlılığımız arasında nasıl bir görünmez bağ var? Gelin, psikolojinin ve sosyolojinin merceğinden bu ilginç duruma biraz daha yakından bakalım..
Düşünsenize, binlerce yıl önce atalarımız güne gözlerini açtıklarında ilk yaptıkları şey hayatta kalmaktı. Tehlikeleri koklamak, yiyecek aramak, sürüyle bağlarını kuvvetlendirmek… İşte o anki öncelikleri bunlardı. Kulakları dört açar, burunları en ufak bir tehlike sinyaline bile hazırdı. Sosyal grupları, hem bir güvenlik çemberi hem de bilgi alışverişinin, dayanışmanın merkeziydi. Şimdi elimizdeki o akıllı aletler de aslında benzer bir amaca hizmet etmiyor mu? Ekranı kaydırdıkça sanal dünyanın tehlikelerinden (yalan haberler, zehirli yorumlar) haberdar oluyor, yeni........
© Yeni Meram
