Kayıplar Komitesi’nden 19 Mayıs Türk Maarif Koleji öğrencilerine seminer…
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nin 8 Nisan 2025 Salı günü, 19 Mayıs Türk Maarif Koleji’nin daveti üzerine okulda bir seminer gerçekleştirdiği öğrenildi. Kolej öğrencilerine verilen seminerde, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin tarihsel ve bilimsel süreçleriyle ilgili bilgiler aktarıldı.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Hakkı Müftüzade’nin Birinci Asistanı Arkeolog Demet Karşılı, Araştırma Koordinatörü Yağmur Erbolay, Kazılar Koordinatörü Arkelog Erge Yurtdaş, Antropoloji Laboratuvarı Koordinatörü Antroplog İstenç Engin ve Kimliklendirme Koordinatörü olan genetik uzmanı Gülbanu Zorba, çalışmakta oldukları kendi alanlarıyla ilgili bilgi ve deneyimlerini, 10uncu ve 11nci sınıf öğrencileriyle paylaştılar.
Öğrenciler, Kayıplar Komitesi’nin aktarılan çalışmalarını büyük bir ilgi ve merakla dinlediler ve çeşitli sorular sorarak, konuyu daha iyi anlamaya çalıştılar.
19 Mayıs TMK öğrencileri, Kayıplar Komitesi yetkilileriyle hatıra fotoğrafı çektirdi
Kayıplar Komitesi yetkililerinin sunuşunu öğrenciler büyük bir merakla dinledi
*** KIBRIS’TAN HATIRALAR…
“Lefkoşa’daki Ayluga Kilisesi, 14-15 yaşlarındaki bir Kıbrıslıtürk çocuk tarafından tam dört kez yakılmaya çalışıldıydı…”
Harper Orhon arkadaşımız, Lefkoşa’daki Ayluga Kilisesi’nin 1957-58’li yıllarda 14-15 yaşlarındaki bir Kıbrıslıtürk çocuk tarafından tam dört kez yakılmaya çalışıldığını yazdı… Sosyal medyadaki paylaşımında Harper Orhon, özetle şöyle yazdı:
“Yıl 1957 veya 1958…
Ayluga Kilisesi tam dört kez aynı kişi tarafından yakıldı. Çünkü oraya Rum Papaz gelip vaaz veriyordu. Yakan kişi henüz 14 -15 yaşlarında idi. Tabii bu işleri kendi aklı ile değil, telkinle yapıyordu.
Aynı kişi vurulan bir Kıbrıslıtürk’ün öcünü almak için okulun tuvaletine sakladığı gazyağlı bezleri ve benzini alıp başka bir kiliseye gider. Kendi aklıyla intikam alacaktır. Kapıların altına gaz yağlı bezleri sıkıştırıp yakmaya çalışırken onu İngiliz askerleri görür. Ve sessizce ona yaklaşırlar ancak bir tanesi istemeden gürültü yapınca bizim 14 yaşındaki genç kaçar ancak İngiliz askeri onu görür ve ardından ateş eder. Vurmak için değil durdurmak için ve bizim kahraman yakalanır. Onu Asmaaltı’nda bir yere götürüp kilitlerler. 5-6 saat sonra kapı açılır ve Türk bir hostes (giysisinden anlar hostes olduğunu) bayan ve iki İngiliz askeri onu oradan alıp sorguya götürürken Türk hostes bizim kahramana “Sakın adını doğru söyleme, başka isim uydur” der. “Aileni bilirlerse onları da lokapa atarlar…” (Eskiden Kıbrıslı Türkler hapise “lokap” derlerdi)…
Bizim kahramanı sorguya çekerler, o hep yanlış bilgi verir, çocuk olduğu için de onu serbest bırakmak zorunda kalırlar. Hostes yine bizim kahramana “Sakın direk eve gitme çünkü seni takip edip evini bulacaklar” der bir ara. Kahramanımız eve gitmez… O günlerde tellerle henüz tam ayrılmamış Rum bölgesine giderken koşar ve bir anda kendini dikenli tellerin içinde bulur. Kendini takip eden İngiliz askerleri onu tellerden kurtarır o yine diğer tarafa gitmeye çalışır. Askerler Türkler’in yoğun yaşadığı bölgeyi göstererek “Bu tarafa değil, diğer tarafa gideceksin” diye birkaç kez ona bağırırlar. O da onların gösterdiği tarafa yürümeye başlar. Bölgeyi iyi bildiğinden dolayı kendini landroverle takip eden askerlerden kurtulmak için landroverin giremeyeceği dar bir sokağa girmesiyle koşarak kaçar. İngiliz askerleri ta landroverden inip peşine düşsün ilk açık gördüğü kapıdan içeri dalıp yatağın altına saklanır. İngilizler onu koşarak ararlar ancak girdiği evi görmezler. İngilizlerin koşuşturmasından ev sahibi de kapısını kapatır. Ancak on dakika kadar sonra yatağın altında olduğunu ev sahipleri karı koca fark eder. Ev sahiplerine sessizce “Beni ararlar” der. Onlar da sus işareti yapıp ortalığın yatışmasını beklerler. Artık hava kararmış ve ev sahipleri bizim kahramanın karnını da doyurup altıya beş on kala yolu kontrol eden ev sahibi ortalıkta İngiliz askeri olmadığından onu evine gönderirler.
Bu topraklarda var olmak için her Kıbrıslıtürk bir şeyler yaptı.
Kahramanımız halen yaşıyor. Birçok buna benzer hikayesi var.
En büyük hikayesi ise “Bugün güneyde idik. Trodos, Baf, Leymosun, Zigi’ye gittik. (Zigi’de bugün en az 50 Türk yemek yerdi) BE GAVVOLLEM BİZ BUNLARDAN MAHRUM OLMAK İÇİN VERDİK BU MÜCADELEYİ?” derken kastı yollar, insanların anlayışı, saygı, temizlik, insanların........
© Yeni Düzen
