Danimarka’dan Avrupa Demokrasi Derneği’ne Kıbrıs’ta “kayıplar” ve “toplu mezarlar” ve gerçeği arayışımızı anlattık…
19 Mart 2025 Çarşamba günü Lefkoşa’da ara bölgedeki Dayanışma Evi'nde Danimarka'dan Avrupa'da Demokrasi Derneği'nden 50 kişilik bir gruba Kıbrıs'ta kayıplar, toplu mezarlar ve hakikatla ilgili çalışmalarımızı sunduk, sorularını yanıtladık. Danimarka Demokrasi Derneği’nden Bayan Trine ve Bay Zlatko tarafından ayarlanan bu toplantıda Danimarkalı Demokrasi Derneği üyelerinin Kıbrıs’taki kayıplarla ilgili pek çok sorusunu yanıtlama fırsatı bulduk. 2021'de pandemi nedeniyle Kıbrıs'a gelemedikleri için, bu derneğin üyelerine zoom üzerinden sunuş yapmış ve sorularını yanıtlamıştık...
Danimarka’dan Avrupa’da Demokrasi Derneği’ne yaptığımız sunuşta fotoğraflarla son 24 yıldır üzerinde çalışmayı sürdürmekte olduğumuz Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum “kayıplar”ının öyküleri, onların gömü yerlerini aradığımız süreç içerisinde okurlarımızın oynadığı olağanüstü rol, okularımızın kendi mahallelerinde, kendi köylerinde tanık oldukları veya işittikleri olayları bize aktarmaları hakkında geniş bilgiler verdik.
KIBRIS’TA KATLİAMLAR HAKKINDA BİLGİ…
Danimarka’dan gelerek Kıbrıs’ta incelemeler yapan 50 kişilik gruba Muratağa-Atlılar-Sandallar, Abohor, Palekitire, Galatya, Dohni, Aşşa-Afanya katliamları ve buralarda öldürülen insanların yakınlarının öykülerini de resimlerle aktardığımız sunuşumuzda ayrıca iki toplumlu kayıp yakınları ve savaş mağdurlarının ortak örgütü “Birlikte Başarabiliriz”in faaliyetleri hakkında bilgiler de verdik.
KAYIPLARLA İLGİLİ SERGİLER HAKKINDA BİLGİ…
Ressam Nilgün Güney’in küratörlüğünde 2013’te açılan “Gerçeğin Rengi” başlıklı iki toplumdan sanatçıların resimlerinin yer aldığı serginin yanısıra, bu yıl yine Nilgün Güney ve seramik sanatçısı Fotos Dimitriu’nun küratörlüğünde açılan ve halen adayı dolaşmakta olan “Acıdan Umuda” başlıklı resim sergisinden sanatçılarımızın eserlerini de gösterdiğimiz grubun bu konuda sorularını da yanıtladık.
Ocak ayında Lefkoşa’da Stelyos Vakfı merkezinde açılan “Acıdan Umuda” sergisi, daha sonra Mart ayında Oroklini’de açıldı ve şimdi de önümüzdeki günlerde 3 Nisan 2025’te Baf’ta, ondan sonraki hafta içerisinde 9 Nisan 2025’te ise Leymosun’da açılacak. Sergiye 12 Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum sanatçı eserleriyle katılıyor.
KAYIP YAKINLARININ ACILARI…
Danimarka’dan gelen Demokrasi Derneği üyelerine “kayıp” yakınlarının acılarının aynı olduğunu, “Türk acısı”, “Rum acısı” diye bir acı değil, “İNSAN ACISI” olduğunu seneler boyunca göstermeye çalışmamızı, toplumlarımızın yalnızca kendilerini “kurban” olarak görmekten uzaklaşıp, bu çatışmada tüm tarafların da acı çektiğini, herkesin kaybetmiş olduğunu aktarmaya çalıştığımızı örnekleriyle anlattık.
Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kayıp yakınlarını ve savaş mağdurlarını bir araya getirerek 2006 yılında ortak bir örgüt kurmalarını nasıl sağladığımızı anlattık ve “Birlikte Başarabiliriz” adlı bu örgütün köylerde, kasabalarda, şehirlerde, okullarda ne tür etkinlikler yaptığını resimlerle gösterdik. Bu örgütün liderlerinden Muratağa’da ailesinden 30 kişiyi kaybeden Hüseyin Rüstem Akansoy’un, Palekitire katliamında tüm ailesini kaybeden Petros Suppuris, Galatya katliamında babasını ve kardeşini kaybeden Hristina Pavlu Solomi Patça gibi kayıp yakınlarının kendi acılarına rağmen başka “kayıplar”ın bulunması ve barış için nasıl çalıştıklarını örnekleriyle gösterdik.
SORULARI YANITLADIK…
Danimarka Demokrasi Derneği’nden üyelerin ayrıntılı sorularını somut örneklerle yanıtladık ve kendilerine Kıbrıs’ta “kayıplar” konusunda çalışmaları resmi olarak yürütmekte olan Kayıplar Komitesi’nin çalışmaları, kazılar, kimliklendirme ve bulunan “kayıp” kalıntılarının ailelere iadesi hakkında da bilgi verdik. Dünyada yaşanan “kayıplar”la ilgili çalışmalarla Kıbrıs’taki çalışmaları kıyasladık ve bu konudaki gözlemlerimizi aktardık. Eski Yugoslavya’da hiç zaman yitirmeksizin, savaş biter bitmez derhal “kayıplar”ın aranmasına başlandığını, bu amaçla uydu fotoğraflarından yararlanılıp havadan görüntülere bakılarak topraktaki farklı renklerden hareketle toplu mezar arayışına gidildiğini anlattık. Danimarkalılar’a, Kıbrıs’ta çok uzun yıllar kazılar yapılmadan zaman harcandığını, toplu mezar kazılarında herhangi bir “suçlama”ya mahal vermeyecek biçimde, gömü yerlerinden “kanıt” toplanmadığını oysa Yugoslavya’daki toplu mezar kazılarında gömü yerlerinden “kanıt” toplandığını da belirttik. Bunun nedeninin Kıbrıs’ta her iki tarafın da katliamlar gerçekleştirmiş kendi katillerini korumak maksadıyla Kayıplar Komitesi kurulurken vardıkları anlaşma sonucunda, “kayıp” yakınlarına “ölüm nedenini söylemekten kaçınma” üzerinde uzlaştıklarını, Birleşmiş Milletler yetkililerinin de buna göz yumduğunu aktardık Danimarka’dan gelen gruba… Böylelikle, Kayıplar Komitesi’nin görev tanımı ve faaliyet çerçevesi içerisinde, “kayıp” yakınlarına kalıntılar bulunduktan sonra verdikleri raporların da “ölüm nedeni” yazılmadığından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava açabilecek nitelikte olmadığından, dava açmak isteyen kayıp yakınlarının dışarıdan adli uzman getirterek kalıntıları inceletmek ve ölüm nedenini de içerecek başka bir rapor almaları gerektiğini anlattık. Tüm bunların bir AB üyesi olan Kıbrıs’ta, bu konuda Avrupa’nın başka bölgelerine göre “çifte standart” uygulandığının bir göstergesi olduğunu, en somut örneğin ise........
© Yeni Düzen
