Turizmin Sessiz Gücü: Fuarlar
Geçtiğimiz pazar günü bu sayfalarda, Belçika’nın başkenti Brüksel’in simgesi haline gelen Atomium’dan söz etmiştik. 1958 yılında Expo 58 fuarı için inşa edilen bu dev yapı, bugün sadece bir mimari eser değil; bir şehrin vizyonunu temsil eden bir sembol haline geldi. Atomium örneği, bizlere sormamız gereken temel bir soruyu hatırlatıyor:
Biz neden fuarlarımızı şehirlerimizin markası haline getiremiyoruz?
***
Aslında cevap karmaşık değil. Biz fuarların potansiyelini yalnızca ticaretle sınırlıyor, onları geçici etkinlikler olarak görmeye devam ediyoruz. Oysa fuarlar, doğru planlandığında ve yönetildiğinde, bir şehrin kimliğini değiştiren, ekonomisini büyüten, kültürünü tanıtan güçlü araçlardır.
***
Fuarlar; işletmelere marka bilinirliği kazandırır, yeni müşterilerle tanışma fırsatı sunar, sektör içindeki gelişmeleri takip etme ve rekabeti analiz etme imkânı verir. Ama sadece firmalar değil, şehirler de bu etkinliklerden önemli kazanımlar elde eder. Çünkü bir fuar düzenlendiğinde, şehirdeki otellerden restoranlara, taksi duraklarından alışveriş merkezlerine kadar tüm sektörler hareketlenir.
***
Dahası da var… Fuarlar eğitim ve kültür açısından da........
© Yeni Düzen
