Entelektüellerin Hileleri
Edward Said, “entelektüel hilelerin en bayağılarından birinin, başkasının kültüründeki bozukluklar hakkında ahkâm keserken, kendi kültüründe tam tamına aynı uygulamalara mazeret bulmak olduğunu” söyler.
Maalesef bu “bayağı hile” oldukça yaygındır ve bizim ülkemizde de çok sık rastlanan bir olgudur.
Okur-yazar Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türkler, öteki toplumun “bozukluklarına” karşı biri bin yaran bir titizlikle her şeyi didik didik ederken, kendi toplumlarında var olan benzer çarpıklıklar karşısında üç maymunu oynarlar.
Öteki toplumun milliyetçi saplantılarını kınamayı marifet bilirken, kendi toplumlarındaki benzer saplantıları görmezlikten gelirler.
Edward Said bu “hileli” tutumun “popüler” olma tutkusundan kaynaklandığını söyler: “Entelektüellerin kendi etnik ya da ulusal toplulukları adına yapılan kötülüklere kör kalmalarına yol açan kendini üstün görme ve haklı çıkarma türünden tuzaklara düşmeleri, daha fazla popüler olmalarını kolaylaştırır.”
Edward Said, “entelektüellerin hileleri” konusunda verebileceği binlerce örnek arasından Fransa’nın önemli aydınlarından Alexis de Tocqueville’yi seçer.
Tocqueville, Amerikalıların Kızılderililere ve kölelere yaptıkları kötü muameleyi eleştirirken, Cezayir’i işgal eden Fransız ordusunun uyguladığı insanlık dışı muameleyi görmezlikten geliyordu. Hatta, “Müslümanları aşağı bir dine inandıklarını ve disiplin altına alınmaları gerektiğini” söylüyordu.
Ben, başka bir Fransız entelektüeli olan Albert Camus’nün üzerinde durmak istiyorum. Usta yazar, her ne kadar “adil adam”, “adalet adamı” gibi sıfatlarla anılıyorsa da Cezayir kurtuluş savaşı esnasında ve sömürgecilik bağlamında ileri sürdüğü görüşler oldukça tartışmalıdır.
Albert Camus, Cezayir sorununu hiçbir zaman bir “sömürge sorunu” olarak görmek istemedi ve Cezayir’in bağımsızlığını savunmadı. Fransa’nın Cezayir’de uyguladığı politikalara karşı çıktı, baskı ve zulme itiraz etti ama aynı zamanda Cezayir halkının şiddete başvurmasına da........
© Yeni Düzen
