menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Materyalizm ve idealizmle olan düşünsel çatışması

10 1
08.02.2025

Geçen yazıda bir monist felsefi görüş olan idealizmi sizlere tanıttım ve idealizm ile gerçek – hakikat ilişki ve çelişkisini anlatmaya çalıştım. Tabii monist veya monizm ne demektir, hemen kafanız karışmasın. Monizm felsefede, özellikle bu yazıdaki konumuz dahilinde, var oluşun tek bir kaynağı olduğunu iddia eden ve bu tek kaynağın varoluşa nasıl sebep olduğunu söyleyen okullara yapılan genel sınıflandırmadır.

Geçen yazıda incelediğimiz idealizm ve bu yazıda inceleyeceğimiz materyalizmin her ikisi de monisttir: Yani her ikisine göre de varoluşun tek bir kaynağı vardır. Esasen çok sayıda felsefi okul olmasına ve bunların nüanslarına rağmen, tüm felsefi okulların birbirine zıt olarak tanımlanan iki temel kategoriden birine girdiği söylenebilir: İdealizm ve materyalizm. Bu iki ana felsefi kategorinin temel önermeleri gerçekliğin doğasıyla ilgilidir. Aralarındaki ana fark, iki temel soruyu nasıl yanıtladıklarına bağlıdır: “Gerçeklik neyden oluşur?” ve “Nasıl ortaya çıkar?”. İdealistlere göre ruh, akıl veya aklın nesneleri (idealar yani fikirler) birincil, madde ise ikincildir. Materyalistlere göre madde birincildir, akıl, ruh veya fikirler ise ikincildir; maddi olmayan şeyler maddenin maddeye etki etmesinin ürünüdür.

Materyalizm, maddenin doğadaki temel ve tek unsur olduğunu ve zihinsel durumlar ve bilinç de dahil olmak üzere her şeyin, maddi şeylerin maddi etkileşimlerinin sonuçları olduğunu savunan felsefi monizmin bir biçimidir. Felsefi materyalizme göre zihin ve bilinç, insan beyninin ve sinir sisteminin nörokimyası gibi, onsuz var olamayacakları fiziksel süreçlerden kaynaklanır. Materyalizm, bilincin doğanın temel maddesi olduğunu savunan monist idealizmle doğrudan çelişir. Materyalizm fizikalizmle, yani “var olan her şeyin sonuçta fiziksel olduğu” görüşüyle ​​yakından ilişkilidir. Felsefi fizikalizm, sıradan maddeye (örneğin uzay-zaman, fiziksel enerjiler, kuvvetler ve alanlar) ek olarak fiziksellik biçimlerini de dahil etmek için fiziksel bilimlerin teorileriyle materyalizmden gelişmiştir. Bu nedenle, bazı düşünürler fizikalizm terimini materyalizme tercih ederken, diğerleri bu terimleri sanki eşanlamlıymış gibi kullanır. Bilinç ve beyin arasındaki sinirsel bağıntıların keşfi, materyalizme ampirik destek olarak kabul edilir, ancak bazı zihin felsefecileri bu ilişkinin yanlış olduğunu düşünür veya bunun materyalist olmayan fikirlerle uyumlu olduğunu düşünür.

Bunda belli bir oranda doğruluk payı bulunabileceği düşünülse de, beynin kimyevi algoritması tam olarak deşifre edilemediği ve bilinçaltı tam olarak bilimsel yöntemle açıklanamadığı için beyin ve beyindeki sinir ağları arasındaki ilişkiler bize ne materyalizmi ne de idealizmi reddetmemizi sağlayacak yeterli bilgi sunmaktadır. Mateyalizmin antik çağdaki selefleri Epiküros ve Demokritos’tur. Demokritos Socrates öncesi filozoflardandır ve ilk defa atom kavramına değinmiştir. Demoritos’a göre maddenin dört unsuru yani hava, ateş, toprak ve su (bugünkü bilgimizle revize edecek olursak maddenin gaz, sıvı ve katı halleri ile enerji, DMD) hep atom denen bu parçalanamayacak en küçük parçalardan oluşur. Bu anlamda gerçeğin hakikati atomlardır.........

© Yeni Birlik