Yangınlarda Risale-i Nur mahfuz kaldı
Size, manidar ve acib ve Risale-i Nur’un talebeleriyle ve Risale-i Nur’a ve Ayetü’l-Kübra’nın kerametiyle ve ehl-i dünyanın ilişmek niyetleriyle alâkadar karşımda eskiden belediye bulunan hükûmet dairelerinden birisi, hiçbir şey kurtulmayarak, hiç görmediğimiz acib bir parlamakla gecenin en soğuk bir vaktinde üç saat Cehennem gibi yandığı halde, tam bitişiğinde, Risale-i Nur’un Çalışkan’larından bir talebesi, yine iki kardeşinin, masum Ceylân’ın sermayelerinin kısm-ı a’zamı bulunan büyük mağazaları, o yangın yeri ile iki küçük dükkân fasıla ile o dehşetli yangın bütün şiddetiyle mağazaya doğru gelirken bîçare Ceylân yanıma geldi, dedi: “Biz yanıyoruz, mahvolduk.”
Ben de iki gün evvel mağazalarında bulunan Ayetü’l-Kübra’nın bir kısım matbu nüshalarını yanıma getirmek için söyledim, fakat getirmedi. Demek o ateşi söndürmek için orada kalmıştı.
Ben de Risale-i Nur’u ve Ayetü’l-Kübra’yı şefaatçi yapıp, “Yâ Rabbî, kurtar” dedim. Üç saat, o dehşetli yangın, hücumunda bütün o büyük daireyi mahvetti,........
© Yeni Asya
