Hilâfet ile saltanatın muharebesi
Amma Hazret-i Hasan ve Hüseyin’in Emevîlere karşı mücadeleleri ise, din ile milliyet muharebesi idi. Yani Emevîler, devlet-i İslâmiyeyi Arap milliyeti üzerine istinad ettirip, rabıta-i İslâmiyet’i rabıta-i milliyetten geri bıraktıklarından, iki cihetle zarar verdiler.
Birisi: Milel-i saireyi rencide ederek tevhiş ettiler.
Diğeri: Unsuriyet ve milliyet esasları, adaleti ve hakkı takip etmediğinden, zulmeder, adalet üzerine gitmez. Çünkü unsuriyetperver bir hâkim, millettaşını tercih eder, adalet edemez. [“İslâm, Cahiliyetten kalma ırkçılık ve kabileciliği ortadan kaldırmıştır.” “Müslüman olduktan sonra, Habeşli bir köle ile Kureyşli bir efendi arasında hiçbir fark yoktur.”] ferman-ı kat’îsiyle, rabıta-i dîniye yerine rabıta-i milliye ikame edilmez; edilse adalet edilmez, hakkaniyet........
© Yeni Asya
