Unutulmaya yüz tutmuş bir değer: Vefa
Yıllar önce eğitimimize ve manevî hayatımıza yön vermede bize öncülük eden öğretmenlerimize veya büyüklerimize karşı duruşumuz, davranışımız, yaklaşımımız nasıl olmalı?
Vefa sadece hâl hatır sormak ya da birkaç kelam etmekten mi ibarettir?
Nahl Suresi’nin 95. ayetinde şöyle buyrulur: “Öyleyse, Allah'a verdiğiniz sözü, karşılığında ne alsanız az düşecek bir bedele satmayın. Eğer bilirseniz, ancak Allah katında ahde vefâya verilecek mükâfat sizin için daha hayırlıdır.”
Ayrıca Resûlullah (asm), Allah için birbirini seven ve menfaat gözetmeyen kimseleri, arşın gölgesinde gölgelenecek yedi sınıftan biri olarak zikreder. (Buharî, Hudûd, 19)
Yıllar önce, memleketimde iman ve Kur’ân hizmetinde elimi tutan ağabeylerden birinin ağır bir hastalık geçirdiğini öğrendiğimde, bu haber beni derinden etkiledi. Bir süre sonra sıla-i rahim amacıyla memleketime gittiğimde, o mahallenin Risale-i Nur dersine katıldım. Derste, o ağabeyin yıllarca süren hizmeti, sadakati ve gayreti gözümün önünden geçti. Kendisine olan vefa duygusuyla, onu ziyaret etmek istediğimi ders........
© Yeni Asya
