Geleceği düşünmeden yaşamaya çalışmak
Bugünün gençliği, çoğu zaman “anı yaşamak” şiarıyla hareket etmekte ve “yarının” hesabını yapmaktan kaçınmaktadır. Oysa Kur’ân’ın bu asırdaki manevî tefsiri olan Risale-i Nur, geleceği düşünmenin bir mü’min vasfı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Gençlik döneminde insan, genellikle hislerinin esiri olur. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “Gençlik damarı, akıldan ziyade hissiyatı dinler.” 1 Yani genç, çoğu zaman akılla değil, anlık heveslerle hareket eder. His ve heves kördür; ne akıbeti görür ne de pişmanlığın feryadını duyar. Oysa insan, geleceği gözeterek yaşaması gereken bir varlıktır. Akıl, işte bu hikmetle verilmiştir. Geleceği düşünmemek, bu büyük nimeti nankörce kullanmak demektir. Yalnızca ahireti değil, aynı zamanda dünya hayatındaki geleceği de kapsayacak şekilde geleceğimiz planlamamız gerekir. Gelecek için plan yapmayan, kendini geliştirmeyen, meslekî ve ahlâkî bakımdan ilerlemeyen bir genç, geleceği ile ilgili bir beklentisi yok demektir.
Efendimiz (asm), zamanın kıymetini bilen,........
© Yeni Asya
