menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir tepe... Bir emir... Bir imtihan...- (Hac notları-9)

8 2
23.07.2025

Müslümanların hafızasında silinmez izler bırakan o ibretli tabloların başında gelir Okçular Tepesi. Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm), savaş öncesinde bu tepeye yerleştirdiği okçulara açık ve net bir talimat vermişti: “Savaşın seyri ne olursa olsun, kesinlikle yerinizi terk etmeyin.”

Savaşın ilk safhası Müslümanların lehine gelişti. Düşman ordusu çözülmeye başlamış, savaşın seyri zaferi müjdeliyordu. Ancak tam bu sırada bazı kalplere dünya süsü ve ganimet arzusu sızdı. Okçuların bir kısmı, “Savaş sona erdi.” zannına kapılarak, Peygamber Efendimizin (asm) kesin emrine rağmen yerlerini terk etti. Bu küçük ihmal, savaşın kaderini değiştirdi; İslâm ordusu ağır bir imtihanla karşı karşıya kaldı.

Bu hadise, sadece bir savaş taktiği hatası değildi. Kalpteki dünyevîleşmenin, nefsî arzuların nasıl büyük sonuçlar doğurabileceğini gösteren, kıyamete kadar sürecek bir uyarıydı.

Uhud: İhlâs ve sadakat

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, bu olaydan önemli dersler çıkarır. Mealen der ki: İhlâs ve sadakat ile az bir amel, çok hükmüne geçer. Hem emre itaatteki bir küçük kusur, büyük bir musibete sebep olabilir.1 Uhud’daki Okçular Tepesi, bunun parlak ve hazin bir misalidir.

Her mü'minin içinde bir tepe var: Bugün belki Okçular Tepesi’nde değiliz ama hepimizin hayatında kendine emanet edilen tepeler var. Hepimizin nöbet yerleri farklı ama imtihan aynı: Yerimizde kalabilecek miyiz, yoksa dünyevî heveslerle, nefsî arzularla terk mi edeceğiz?

Bediüzzaman bu........

© Yeni Asya