“Çocuğum dersanede kalmak istemiyor” (1)
Ne acıdır ki Müslümanlık, Türkiye’de fertlerin kendini en yakın hissettiği kimlik olarak üstünlüğünü korusa da kendisini “ateist ya da inançsız” olarak tanımlayanların oranı giderek artıyor, bilhassa gençler arasında namaz, oruç, tesettür gibi şeairi ifade eden değerlere bağlılık azalıyor.
“Bir genç dinsiz olmuş haberinin doğurduğu teessür ve ıztırap karşısında o kalbin atom zerratı adedince paramparça olması lâzım geldiğini” haykıran dillerin, teessürle parçalanan kalplerin, iman hakikatlerinin neşrine adanmış ömürlerin, nesillerin imanına tasallut olanların karşısına sağlam bir kale gibi dikilen fikirlerin varlığına inandığım ülkemde, gençlerin diliyle trend olan inançsızlık akımlarının nasıl kol gezebildiği, bunların gençlerin dimağında nasıl yer edebildiği sorgulanması gereken bir durumdur. Araştırmacılar, Türkiye’de dinî hayattan uzaklaşmayı ifade eden artışları bireyselleşmenin, genç kuşakların değer dünyasındaki değişimin ve sorgulayıcı tutumların etkisiyle açıklasalar da bizatihi bu durumun kendisi de sorgulanması gereken bir alanı ifade ediyor. Bu bağlamda bu yazı, bilhassa cemaatler bağlamında, gerçek kişi, kurum ve kuruluşlarla doğrudan alakalıdır ve bir muhasebe çağrısıdır.
........© Yeni Asya
