Dindarlığın zemini ahlâktır (1)
Dindarlığın zemini ahlâktır (1)
MUSTAFA ÇELİK
Ahlâk, dinin ilâhî murada uygun bir şekilde hayata aksedişidir. Başka bir ifadeyle murad-i ilâhîye uygun bir şekilde hayatın sürdürülmesidir.
İnsanın, Allah’ın dinini din edinmesi ve bu dine göre bir hayat sürmesi, ancak ahlâk zemininde mümkündür. Zemininde ahlâk bulunmayanın dindarlığı, meşruiyet nurundan mahrum kalır.
Zira Allah’ın dinini eksiksiz tebliğ eden, yaşayan ve temsil eden Hz. Muhammed (sav)’in zemini “Huluku’l-Azîm”dir. Nitekim Allahû Teâlâ, Rasûlü’nü şu sözle tanıtmıştır:
“Ve şüphesiz, sen yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem Sûresi, 4)
İman, İslâm’a girişin kapısı, ahlâk ise İslâm’ın sağlam zeminidir.
İmanla girilmeyen ve ahlâkla inşa edilmeyen dindarlık, gecekondu hükmündedir; temelsizdir, ilk fırtınada yıkılmaya mahkûmdur.
Şayet “Dinimiz var” diyerek ahlâka ihtiyaç duymuyorsak, bilmeliyiz ki dini hem ferdî hem ailevî, hem cemiyet hem de devlet seviyesinde iktidardan düşürenlerdeniz.
Din, dindarlığın kalbinde ahlâkı zorunlu kılar.
Çünkü din; Yüce Allah’ın insanlığa gönderdiği ilahî kanunlar ve kurallar bütünüdür. Bu kanunlara sarılarak yaşayanlara dindar denir.
Ahlâk ise bireyin önce Rabbine, ardından kendine ve mahlûkata karşı sorumluluğunu eda etmesidir; yani insanın varlıkla kurduğu her bağın temelindeki incelik ve doğruluktur. Şunu asla unutmayalım: Din olmadan ahlâk olmaz; ahlâk olmadan da dindarlık olmaz.
Dindarlığı ahlâktan ayırdığımız günden beri, başımız, dindarlık görüntüsüne bürünmüş sahte yapılarla derde girmiştir.
Akide’de net, ahlâkta mert olmayanlar, dava yollarında yük olmaktan başka işe........
© Yeni Akit
