Batı, kendine hümanist!
Batı, kendine hümanist!
Ayhan Demir
Batılılar, yeryüzünde en çok kan döken coğrafyasının mensupları değilmişlercesine; özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, “savaş karşıtı” söylemler geliştirmeye başladılar. Bu durum edebiyattan sinemaya, müzikten tiyatroya varıncaya kadar kültürlerinin her alanına sirayet etmiştir.
Bir başka ifadeyle kitaplarının her sayfasından, müziklerinin her notasından, sinemalarının her karesinden, vıcık vıcık, savaş karşıtı söylemler akıyor. Geçmişlerini bilmeseydik, bu illüzyona kapılıp, güya “savaş karşıtı” koroya eşlik edenlerden olabilirdik.
Savaş karşıtı bu söylemler, sadece kültür-sanat ve edebiyat faaliyetlerinde boy göstermekle kalmıyor. Radyo, televizyon, gazete ve dergi gibi basın yayın organlarında da sıklıkla seslendiriliyor. Böylece Batı toplumu, savaş karşıtı hale getirilmiş oluyor.
Ne var ki unuttukları önemli bir şey var: Batı dünyasının sabıka kaydı, saklanamayacak kadar uzun ve kabarıktır. Birçok alanda olduğu gibi, kan ve gözyaşı akıtma konusunda da bizden ilerdedir. Savaş karşıtı sloganları seslendirenlerin parmaklarının arasından, hâlâ katlettikleri masumların kanları damlıyor. Irak, Filistin, Suriye, Bosna, Kosova, Afganistan ve Vietnam.
Hal böyle iken, tüm bu samimiyetsiz tablo karşısında, yapılması gereken; önce “Pişştt numara yapma” demek, ardından da “katil!” diye haykırmaktır.
Peki, nasıl oluyor da, barış havariliğine bürünen bu insanlar, insanlık tarihinde birer kara leke olarak anılan tüm büyük savaş ve katliamların müsebbibi olabiliyorlar? Söyledikleri ile yaptıkları arasındaki bu büyük tezadın sebebi nedir?
İnsanın aklına söylediklerine........
© Yeni Akit
