menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Üniter devlet bir tercih değil zorunluluktur

33 1
24.07.2025

Prof. Dr. Şahin Filiz yazdı…

Devlet Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanı yardımcılarından biri Kürt, diğeri Alevi olsun” şeklindeki önerisi, ilk bakışta toplumsal farklılıklara yönelik kapsayıcı bir jest gibi görülebilir. Ancak bu öneri, siyaset felsefesi açısından incelendiğinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerine inşa edildiği ontolojik temelleri dinamitleyen, devletin varlık nedenini ve ruhunu hedef alan tehlikeli bir felsefi kopuşu temsil etmektedir. Bu, basit bir siyasi hata değil, Cumhuriyetin Aydınlanmacı, yurttaş temelli ve evrenselci DNA’sına karşı, cemaatçi, özcü ve tikelci bir paradigmanın ikame edilme teklifidir. Bu teklifi reddetmek ve üniter devletin zorunluluğunu anlamak için, siyaset felsefesinin en temel ilkelerine başvurmak kaçınılmazdır.

Neden Yadsınamaz Derecede Sakıncalıdır?

Bu öneri, dört temel felsefi ilkeyi ihlal ettiği için reddedilmelidir.

Birincisi : Yurttaş İlkesinin İnkârı: Bireyi Cemaate Mahkûm Etmek

Modern Cumhuriyet, “yurttaş” (citizen) kavramı üzerine kuruludur. Yurttaş, etnik kökeninden, dininden, mezhebinden veya ailesinden soyutlanarak, yalnızca yasa önünde eşit haklara ve sorumluluklara sahip olan özgür bireydir. Cumhuriyet, bireyi ait olduğu cemaatin kolektif kaderine hapsetmekten kurtarır ve ona kendi geleceğini tayin etme imkânı tanır. Sizin Alevi veya Kürt olmanız, kamusal alanda bir ayrıcalık veya dezavantaj nedeni olamaz; bu sizin özel alanınıza ait bir zenginliktir.

Bahçeli’nin önerisi ise bu temel ilkeyi yok sayar. Devleti, özgür yurttaşların oluşturduğu bir siyasi birlik olmaktan çıkarıp, “cemaatlerin federasyonu” haline getirir. Bu modelde, bir makama atanacak kişi, bireysel liyakatiyle değil, temsil ettiği söylenen cemaatin bir üyesi olduğu için seçilir. Bu, bireyi tekrar cemaatinin esiri yapar. Artık o kişi, 85 milyonun değil, temsil ettiği grubun çıkarlarını gözeten bir “temsilciye” dönüşür.

Yadsınamaz Gerçek a: Cumhuriyet, bireyi cemaatinin kaderine mahkûm etmez, onu evrensel haklara sahip özgür bir yurttaş yapar. Kimlik kotası ise bireyi cemaatinin bir uzantısı haline getirerek bu özgürlüğü elinden alır.

İkincisi: Adalet Kavramının Tahrifatı: Liyakati Öldürmek

Siyaset felsefesinde adalet, en temelde fırsat eşitliği ve liyakat üzerine kuruludur. John Rawls’un meşhur “bilgisizlik peçesi” düşünce deneyi, adil bir toplumun kurallarını belirlerken kendi kimliğimizi bilmememiz gerektiğini söyler. Çünkü ancak o zaman, kimseye doğuştan bir avantaj sağlamayan, herkesin yeteneği ve çabasıyla yükselebildiği bir sistemi seçeriz.

Kimlik kotası, bu adalet anlayışının tam zıddıdır.........

© Veryansın TV