menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Vicdansızlığın kökenleri

85 1
26.01.2025

Nihat Genç yazdı…

Ben bu dünyaya niçin geldim, insan ne için yaşar, kendim ve çevrem ve insanlık için ne yapabilirim, gibi, varoluşsal sorular sizi hayatın anlamını aramaya zorlar!

Bakın, burada önce ‘varoluş’ sonra ‘anlam’ kelimelerini kullandık, üçüncüsünü kullanalım, hayatın anlamı bizim için en ‘değerli’ şeydir, yani ‘değer’!

Anlam, hayata tutunduğumuz en değerli şeydir!

Üçüncüsü, peki, anlamlı bulduğum değerli şeyleri nasıl elde edebilirim, şüphesiz bunun için kontrolü senin elinde bir hayatın olmalı, ikincisi, bedenimizin ve çalışmamızın imkanları sınırlıdır ve sizi istediğinize ulaşma imkanı vermez!

Mesela hayatımın anlamı yamaç paraşütçülüğüdür, diyebilirsiniz, ama yamaç paraşütçülüğüne imkanınız yetmeyebilir!

Ancak sırf benim paraşütçülük yapmaya gücüm yetmiyor diye paraşütçülük değerinden bir şey kaybetmez!

Sizin içinizdeki umut ve arzu da onu elde edemediğiniz halde değer verir!

Bir ülkenin varoluşsal amacı, insanlarını güvenlik içinde sonra karınlarını doyurabilmek üçüncüsü birbirine ezdirmeden hukuk ve adalet ve kardeşlik içinde yaşatabilmektir!

Öyle ki modern toplumda bütün ülkelerin bu yüksek ‘anlamları’ anayasalarında yer alır!

Bir insan, hayati derecede anlamlarını imkanları içinde seçer ve sıraya sokar, mesela, karnını doyurabilmek-çalışabilmek anlamların anlamıdır, hayatın en değerli şeyidir, ikincisi, ailesini geçindirmek anlamların anlamı hayatın en değerli şeyidir!

Üçüncüsü, bu anlamları ele geçirmek için kimsenin canını yakmaması ve kimseye zarar vermemesi gerekir, çünkü başkasının üzüleceği şeylerle karnını doyurmak ve kardeşçe yaşayabilmek mümkün değildir, bu yüzden birlikte yaşamanın hukuku, hayatlarımızın en büyük anlamlarındandır!

Mesela bir insan hayatına anlam olarak, dini değerler yani bir inanç sistemi içinde yaşamak ister! Geleneksel bir topluluk içinde yaşamak hayatımız için çok güçlü bir anlamdır ve hayatımıza bir değer katar!

Mesela ortaçağ toplumunda kararları alan padişah ve kral olduğu için kişi kendini alınan kararlardan sorumlu hissetmez, çünkü sorumlu, tepedeki kutsanmış lidere tabiidir! Bu bugün bir çok tarikatta mevcuttur, günahları affolunur ve kendi adına şeyhi hesap verir!

Ancak modern toplum, insanın geleneksel bir yapı tarafından sürüklenmesinin önünü kesmiş ve insana hayatına müdahale etmede ortaçağlardan daha çok fırsat tanımıştır! Kişilik ve yurttaşlık ve insan hakları gibi!

Modern insan içinde bulunduğu topluluğun kararlarına uymak ve onlarla birlikte diyelim yanlış alınmış kararlarla sürüklenmek zorunda değlidir!

Çünkü modern insan, imkanlarına becerilerine göre kendisi için neyin anlamlı neyin değersiz olduğuna kendisi karar verir!

Mesela bir holding gazetesinde çalışıyorsun ve patronların kazanma hırsları yüzünden insanları işten kovuyor ya da haksızlık ediyor, ya da!

Karları ve itibarlarını senin için çok değerli olan hayatın anlamlarını bir kenara koyuyor!

Ancak karşı çıktığında işinizden olacaksınız ve sizin için çok değerli olan karnınızı doyurabilmek mümkün olmayacak!

İşte burada bir ‘çatışma’ söz konusu ve bu çatışma, varoluşsal bir çatışma!

Servetinden başka bir şeyi gözetmeyen bir insanla çalışamam, diyorsunuz!

Sizin gibi çatışma içinde yaşayan on milyonlarca insan var, bu on milyonlarca insandan ancak onbinde bir kişi, hayır, kabul etmiyor, kendime başka bir iş başka bir yol bulabilirim, diyebilir, ya da açlık ve işsizlik riskini göze alabilir!

Ancak büyük kitleler bu ‘riski’ göze alamaz çünkü kendileri ve ailelerini geçindirmek o kadar büyük bir acil ihtiyaçtır ki, sırf kendi kararı yüzünden ailesinin çocuklarının perişan olmasını istemez!

Kendi başınıza kalıp içinde bulunduğumuz bu kör düğümü bu mecbur olma halini bu başka türlü yapamayacak oluşunuzu düşündüğünüzde…

Evet, patrona meydan okuyacak gücün olmadığı halde işte bu olumsuz imkansız şeyleri bize düşündürten şey ‘vicdan’dır!

O patronla çalışmaya devam edersin ama unutma sen varoluş maçını-kimliğini kaybetmiş hiç değilsin çünkü içinde bir ‘vicdan’ var!

Ancak aynı patrona çalışan yüzlerce insan başka türlü davranır, patronun aldığı her kararı........

© Veryansın TV