İslam'ın Devletsiz, Müslüman'ın Başsız Hali...
Kur’an’da adı geçen nebi ve rasullere baktığımızda yaptıkları tebliğ sonucu kısa zamanda etraflarında az sayıda da olsa birtakım insanların kümelendiğini ve davete icabet ettiğini görürüz. Zaten çağıranın da çağırılan şeyin (dinin) de amacı insanları biraraya getirmek ve bireysel kullukla beraber toplumsal bir yaşam/cemaat/ümmet oluşturmaktır. Cemaati, ümmeti bir araya getiren şey hakikatin gücü olmakla beraber bir öncünün ilkeli duruşu, bir liderin dirayetli oluşu, aynı zamanda metaneti ve sabrı da inkar edilemez bir gerçektir. Bunun içindir ki davet edildikleri hayat tarzının hakikat, hakikate çağıranın da Allah’ın elçisi olduğuna inanan insanlar için vahiy ve vahyin tebliğcisi olan nebiler, müminler için sığınılacak bir liman, güvenilecek bir otorite ve bir dost olarak görülmüştür. Belki bu yüzden davete ilk koşanlar daha çok mustazaflar, mazlumlar ve yalın ayaklılar olmuştur. Bu kulak kesilme aslında insan için fıtridir. Fıtri özelliğinden dolayı insan tek başına dünya hayatını yaşayamayacağı için yine fıtratına en uygun bulduğu düşünceye, dine, topluma, yaşam biçimine yakınlık duymuştur ve ona intisap etmiştir. Ama ne hikmetse hakikatin tüm çıplaklığına rağmen insanlığın büyük çoğunluğu atalarından devraldıkları yaşam biçiminden, sapkınlıktan vazgeçmemiştir. (Maide: 49) Vahyin ta kendisi olan İslam’a ve tebliğcisi olan Allah’ın elçilerine her dönemde çok az insan tabi olmuştur, ki bunun en büyük ve en müşahhas örneği Nuh (as)’dır. (Hud: 40). (Selam O’nun üzerine olsun)
Ancak Davud, (as) Süleyman (as) gibi nebilerle beraber bir de nebi olup olmadığını bilemediğimiz Zülkarneyn’in durumu diğer nebi ve rasullerden farklılık arz ediyor. Bu iki Nebi ve Zülkarneyn büyük bir güç ve ihtişam sahibiydiler ve bu güce bu ihtişama içeride başkaldıracak bir çete veya başka güç odakları yoktu, eğer olsaydı Kur’an bize bundan bahsederdi. Hatta Zülkarneyn’e Ye’cüc ve Me’cüc’e karşı bir set yapması için vergi vermeyi teklif eden kavmin teklifini Zülkarneyn elinin tersiyle itiyor, reddediyor ve onların sadece beden gücüyle yardımlarını kabul ederek rabbinin katından verilenlerin kendisi için daha hayırlı olduğunu söylüyor. (Kehf: 94-95). Süleyman (as) ise “Allah’ın bana verdikleri sizin verdiklerinizden daha hayırlıdır” diyerek Belkıs’ın hediyesini geri çeviriyor ve ekliyor; “bununla ancak sizin gibi insanlar sevinir. (Neml: 36). Süleyman’ın (as) bu ilkeli duruşu modern insana ne anlatır, onu da sizin taktirinize bırakıyorum. Dikkat edersek diğer elçilere gösterilen tepki, başkaldırı ve direnç örnek verdiğimiz şahsiyetlerde söz konusu değil. Çünkü çok güçlü bir temsiliyet makamı var ve insanlar bu güce karşı isyanı değil itaat etmeyi tercih ediyorlar. Buradan anlıyoruz ki toplumsal adaletin, güvenin ve huzurun kaynağı adil ve güçlü bir otoritedir. Bu yüzden Allah demiri ve mizanı indirmiştir. (Hadid: 25). Ve bu yüzden adalet ve güç sahibi elçiler müşrik, fasit, zalim ve ilahlık taslayan otoriteleri boyun büktürüp itaat etmek zorunda bırakmışlardır.
Yeryüzünün insanlar tarafından fesada sürüklenmesi, ekinin ve neslin bozulması sebebiyle Allah’ın müdahalesi tarihin her döneminde vuku bulmuştur. Tuğyan eden insan için sık sık elçiler gönderilmiş, uyarılmış, ikaz edilmiştir. Ama nankör (17: 67) olan insan bunu büyük oranda anlamamış veya anlamak istememiş ve elçilerin bir kısmı yalanlanırken bir kısmı da sürgün edilmiş veya öldürülmüştür. Son olarak ise risaleti Hz. Muhammed’in (sav) devralmasıyla İslam tevhidi yürüyüşünü sürdürmüştür.
Ve Miladi 610 yılında Hz. Muhammed’in (sav) ağır bir yükü yani nübüvveti (Müzemmil: 5) yüklenmesiyle beraber İslam yeniden tarih sahnesine çıkmıştır. Atası İbrahim’in (as) dinine (Nahl: 123) uymakla emrolunan Muhammed’le (sav) beraber yeni bir hayatın ışıkları da ilk olarak karanlığın ortasındaki Mekke’de yanmaya başlamıştır.
Nübüvvetin başlamasıyla Muhammed’in (sav) on yıllık Mekke dönemi de yukarıda kısaca bahsettiğimiz nebilerden çok farklı değildi. Küfür cephesi tarafından atalarının uğradığı hakaretlere, aşağılamalara, işkencelere, yalanlamalara maruz........
© Venhar Haber
