menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

O saksı ve o toprak

14 0
21.04.2025

Ve bir çiçek solar bin gökyüzüne bedel... İnsanlar ölmeden önce yavaşça solarlar, aynı ne kadar güzel olsalar da, ne kadar iyi bakılsa da solan, çürüyen ve ölen çiçekler gibi... Ben çiçekleri ve insanları birbirlerine çok benzetirim, en çok da ölümlerini. Her ikisi de ölmeden önce boyunlarını yavaş yavaş eğerler, yaprakları ve rengi solar 'ben gidiyorum' dercesine... Güzellikleri solarken dahi devam eder ancak ilk hallerindeki gibi insanın içini de açmazlar. Hüzünle bakarlar toprağa, eğilirler ona kavuşmak ister gibi. Solacağı varsa sulasan da, güneşe koysan da fayda vermez. O artık ellerinden kaydı, ne şifalı bir ilaç ne de son görüşüne emin olduğunda, hüzünle 'elveda!' diyen gözlerin... Dedemi de çiçeğe benzetirim, doğrusu bu fikir yeni yeni aklıma geldi. Beyaz bir begonya gibi; açtığında dalgalı yapraklarıyla hayran bırakan bir çiçek. Ve dedem beyaz bir begonyanın gözler önünde solması gibi, kenardaki saksısında yavaşça boynu bükülürken kendini belli etmişti, onun başı eğik, onun başı toprağa bakıyordu. Henüz küçüktüm ancak ben bile yorgun ve gri rengi almış yapraklarından, kan çanağına dönmüş gözlerinden anlamıştım. O son bakışmamız hâlâ hafızamda kazılı. Keşke o küçücük aklıma rağmen........

© Türkiye