Ortalık ana-baba günüydü...
Konuşmaları dinledikten sonra artık her şeyi kaybettiğime inandım. Bu şehirde her şey çok; araba, insan, mağazalar... Daha çok hayat dolu park ve bahçeler… Oysa Erzurum hiç böyle miydi? Evler boş ve sessiz; avlularda paslı sabanlar, kağnı tekerlekleri, ot, saman, artık kimsenin girip çıkmadığı yarı devrilmiş bahçe kapıları… İstanbul’la Erzurum’u ve bilhassa köyümü mukayese etmek tek kelimeyle imkânsızdı… Her birinin kendine has güzelliği vardı. *** Rüyalarda gördüğüm, Hayal kurup ördüğüm, Beni öyle bağladı, Oldum sanki kördüğüm! Çok değişik hislerle imtihan salonuna gittim. Ortalık ana-baba günü. Yüz talebe alacaklar beşyüz kişi çağrılmış. Herkes, yarışacağı müsabaka arkadaşını tartmaya çalışıyor. "Kimsin? "Nerelisin?" "Ne iş yaparsın?" Sualleri havada uçuşuyor. Bu tanışma faslına kadar imtihanı kazanacağıma olan ümit ve itimadım tamdı. Hem puanlarım yüksek,........
© Türkiye
