menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tarihî tecrübeden istifade!

27 1
09.05.2025

Devletlerin gidişatı rastgele şekillenmiyor. Tarihî hadiseler bir öncekinden bağımsız yürümüyor! Bu itibarla tarihî tecrübenin çok büyük önemi var. Tarihî tecrübeden istifade etmeyenler gerek ülkeler arası ilişkilerde gerek siyasi hayatlarında hep çuvallamak zorunda kalırlar... Türkiye maalesef uzun bir dönem bu siyasi tecrübeyi kullanmaktan uzak kaldı. Hatta o tecrübeye sırtını döndü. Bunun sebebi Osmanlı gibi 622 yıllık şanlı bir geçmişi inkâr etmesi olmuştur. Nitekim Türkiye’nin ilk siyasi partisi olan CHP bugün de aynı anlayışı devam ettirmektedir. Her fırsatta Osmanlıya çatmayı marifet saymaktadır. Rakiplerini Osmanlıcılık gibi bir zihniyetle karalamaktadır. Bu durum onların bin yıllık belki üç bin yıllık büyük tarihî birikime kör kalmalarına sebep olmaktadır. Geçenlerde Özgür Özel’e yapılan saldırı sonucu, fâilin, “Ben Osmanlı çocuğuyum” diye bağırdığını iddia eden CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun tavrı bu zihniyetin tam bir dışa vurumudur. Zira bu sözü ondan başka duyan olmamıştı. Bu vaziyette dünyanın yeni bir döneme geçiş sancılarını çektiği, küresel ölçekli büyük oynamaların yaşandığı siyasi arenaya CHP ne gibi çözümler getirecek, nasıl bir siyaset belirleyecek belli değildir. CHP’nin bunları düşünecek bir beyin takımı da yoktur. İç siyaseti ise iç karışıklık çıkarmak gibi bir refleksle sürdürmektedir. Nitekim yargıya intikal eden Belediye Başkanları davalarını dahi halkı sokağa dökmekle çözmek gibi akılalmaz teşebbüslere girişmektedir. Hem yargıya müdahale var diye bağırmakta hem seçilir seçilmez istediğini dışarı çıkarmak, istediğini hapse atmak gibi ben yargı falan tanımam gibi bir zihniyet girdabında bocaladığını sezememektedir! Buna karşılık Türk siyaseti özellikle son on yıldır tarihî tecrübeyi kullanmakta dünya siyasetinde baş döndürücü gelişmelere imza atmaktadır. Aslında Türkiye’yi bu duruma iten sebepleri hiçbir zaman hatırdan çıkarmamalıdır. Zira Türkiye’ye elli sene öncesinde biçilen rol 2010-2016 yılları arasında devreye sokulmak istenmiş fakat bu meş’um plan sayın Cumhurbaşkanımızın basiretli tutumu ve milletin feraseti ile bertaraf edilmişti. Türkiye bu plan sayesinde tamamen Siyonizmin pençesine alınacaktı. 28 Şubat aktörlerinin İsrail ile ilişkileri, "Ağlama duvarı"nı ziyaretleri unutulmamalıdır. Siyonizm, 28 Şubat zihniyetini yok etmeye çalışan ve yargılayan sayın Erdoğan’ın işini bitirmeye azimliydi. Bu konuda en büyük aparatları FETÖ idi. Planın akamete uğraması sonucunda yeni bir döneme girildi.

Okların yönüne dikkat!

Zannımca bu yeni dönem çok uzun süreli olacaktır. Belki on belki yirmi yıl sürecektir. Evet ilk on yılı bitmek üzere. Fakat ikinci on yılının daha zorlu daha sancılı geçeceğini düşünüyorum. Nitekim bu noktada atılan adımlar bizim için büyük tehlikelerin kapıda olduğunu gösteriyor. İçimizdeki birtakım siyasiler, bu gelişmeleri gözden kaçırsalar, sırtını dönseler, hatta ihanet derecesine varan bir kayıtsızlıkla seyretseler de milletin uyanık olmasını ve basiretli hareket etmesini diliyorum. Zira bu basiret geleceğimizi şekillendirecektir. Bu basiret bizi dünyada oyun kurucu hâline getirecektir. Huzur ve........

© Türkiye