CHP kendi evindeki kiri temizleyemeden tarih yazamaz!
Türkiye siyasetinde uzun zamandır ertelenen bir mesele var: Arınma... Siyasi partilerin kendi içlerinde etik, hukuki ve ahlaki bir temizliği gerçekleştirmeden ülkenin demokratik standartlarını yükseltmesi mümkün değil. Bugün CHP’nin karşı karşıya kaldığı kriz, yalnızca bazı isimlerin adli süreçlere konu olması değil; partinin bu süreçler karşısında gösterdiği refleksin ne kadar sağlıklı olduğu meselesidir.
CHP yönetiminin, hakkında ciddi iddialar bulunan bazı isimlere hızla sahip çıkması, siyaset bilimi açısından dikkatle incelenmesi gereken bir davranış. Demokratik kültürlerde parti yönetimlerinin ilk refleksi, hukuki sürece alan açmak ve kurumsal güvenilirliği korumak olur. Oysa CHP’de refleks tam tersine işliyor: İddiaların “siyasi” olduğu varsayılıyor, partiyi lekeden korumak yerine tartışmayı tamamen kişiselleştiren bir savunma hattı kuruluyor. Bu da CHP’nin kurumsal kapasitesinin, bireylerin etrafında şekillenen bir aidiyet ilişkisine dönüştüğünü gösteriyor.
Tam da bu noktada eleştiriyi keskinleştiren bir başka gerçek var: Partideki tartışmaların, delegasyon ve örgüt tarafından neredeyse hiç dirençle karşılanmaması. Tüm bu iddialara rağmen CHP’nin oy oranları yükselme eğiliminde ve Özgür Özel, neredeyse tam mutabakatla yeniden Genel Başkan seçiliyor. Bu tablo ilk bakışta güçlü bir liderlik göstergesi gibi okunabilir ancak aslında daha karmaşık bir sosyolojik durumu işaret ediyor. Bir kısım CHP seçmeni ve delegesi, partideki ciddi etik sorunlara rağmen mevcut kadroları koruma eğilimi gösteriyor. Bu refleks, bir sorumluluk bilincinden değil; kolaycılıktan ve değişim korkusundan kaynaklanıyor. Oy yükselişi, partinin sorunlarını aştığını değil, seçmenin kriz karşısında “mevcut........© Türkiye





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein