menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İnsan Denen Meçhul

18 1
13.10.2025

Savaşlar, üstün olma tutkusu, zenginlik arzusu, makam hırsı, üstün gelme isteği ve hesaplaşma dürtüsü… Tüm bunlar insana aitmiş gibi görünür ama öyle bir noktaya gelir ki, insanı insan olmaktan çıkarır, ruhunu gölgeler ve özünü yitirir.

Bir zamanlar insanın elinde ışıldayan bir yürek vardı; duyan, hisseden, acıyı ve sevinci aynı incelikle taşıyan bir yürek. Şimdi ise o yürek, çıkarların, rekabetin ve doymak bilmez egoların gölgesinde yavaş yavaş sönüyor. Artık insanlar birbirine bakarken gözlerinde ışık değil, hesap var. Dostluklar bilim, düşünce ve erdemle ile değil menfaatle, çıkarla ölçülüyor; iyilik bile bir yatırım aracına dönüşüyor.

Oysa insan, haddini bilmek ve bilmediğini öğrenmek için yaratıldı. Bir ekmeği bölüşmek, bir kalbi onarmak, bir omzu sığınak kılmak için var oldu. Fakat modern çağ, başarıyı başkalarını geçmek olarak öğretti; her türlü haksızlık hırsını ilerlemenin yakıtı diye sundu. Oysa hırs, bir noktadan sonra insanın içini kemiren görünmez bir ateştir. Ne kadar yandığını fark etmezsin; dışarıdan bakıldığında ışıldıyormuş gibi görünür ama aslında karanlık, insanın içindedir.

Bugün savaşlar sadece cephelerde değil; ofislerde, meclislerde, hatta sofralarda bile sürüyor. Herkes bir koltuk, bir unvan, bir alkış için mücadele ediyor. Ama kimse kendini aramıyor. Oysa gerçek zafer, başkalarını yenmekte değil; içindeki hırsı susturabilmekte gizlidir.

İnsan, kâinatın en karmaşık bilmecesi, aynı zamanda en sade cevabıdır. Kendisini anlamaya ömrünü harcayan ama her sabah aynada gördüğü varlığa........

© Türkgün