menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Masumiyet karinesinin katli ve itibarsızlaştırma

11 0
wednesday

Bu bedel;

· Geri kalmışlıkla, yoksullukla, işsizlikle, hayat standardının gitgide düşmesiyle ödeniyor.

· Bedel hukuksuzlukla, adaletsizlikle, mal ve can güvenliğinin kalmamasıyla, yargının tümüyle siyasetin emrine sokulmasıyla ödeniyor.

· Toplumsal güvensizlikle, sosyal kutuplar arası ayrışma ve çatışmayla, gençlerin gelecekten ümidini kesmesiyle, nitelikli beyin ve emek gücü ile birlikte yerli-yabancı sermayenin ülkeyi terk etmesiyle ödeniyor bu bedel.

· Ülke pasaportunun itibarsızlaştırılmasıyla, tüm uluslararası parametrelerde geri kalmış ülkelerin de gerisine düşmekle, vatandaşın gelecekten umudunu yitirmesiyle vb. ödeniyor bedel ve böyle giderse daha da ağır bedeller ödenmeye devam edilecek.

Demokrasi, hak ve hukuk mücadelesi bırakılırsa bu gidişatın tersine dönmesinin imkânsız olduğunu herkes biliyor.

Otokrasilerde iktidarın elden gitmesi riski çok yüksek olmadıkça, en azından sandık demokrasisinin (tümüyle eşitsiz olmak koşuluyla) sürmesine izin verilir. Çünkü ulusal ve uluslararası meşruiyetin gereği olarak, “beni halkım seçti” diyebilmeye ihtiyaç var. Ancak otokrat müsaadelerinin de elbette bir sınırı olur! Kolayca yenilebilecek muhalif liderlere “demokrasicilik oyunu” gereği yol verilebilir, ama koltuğu riske sokacak güçlü siyasi rakiplere “telef olmak” dışında seçenek bırakılabilir mi?

Erdoğan’a karşı toplumda desteği gittikçe artan ve ilk seçimlerde onu makamından indirme olasılığı çok yüksek görülen Ekrem İmamoğlu’na “demokrasicilik oyunu” adına yol vermek “siyasal intihar” gibi görüldüğünde 19 Mart sivil darbe süreci başlatıldı.

İmamoğlu ülke yönetimine aday olmayıp İstanbul Büyükşehir Belediyesini yönetmek dışında bir iddiaya soyunmasaydı, bugün kendisiyle birlikte on bir CHP’li Belediye Başkanı, yüzlerce Belediye bürokratı ve muhalif tutuklanmış olmayacaktı.

Dalga dalga gelen soruşturmalarda hukukun evrensel tüm prensipleri, en başta da masumiyet karinesi ilkesi katledildi.

Beni tanıyanlar kolluk hizmetlerinin hemen her biriminde ve her rütbede uzun yıllar görev yaptığımı ve Birinci Sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbesinden emekli olduğumu bilirler. Suç soruşturmalarında şüphelilerin kamuoyuna suçlu gibi gösterilmesi meselesini, mesleki deneyimlerime de dayanarak açmaya çalışacağım.

Orta yaş ve üstündekiler hatırlarlar; ülkemizde onlarca sene önceleri polis bir operasyon yaptığında İl Emniyet Müdürlükleri ele geçirdikleri suç eşyalarını uzunca bir masaya özenle yayar, operasyonlarda yakalanan şüpheliler de bu masanın ardına sıralanır ve bu görüntüler basına verilirdi.

Henüz yargılanmamış, belki de........

© Toplumsal