Amaç seçimlerle değiştirilemeyecek bir iktidar mı?
Erdoğan ekonomik, siyasal ve toplumsal açılardan sonucu ne olursa olsun; onu saraydaki konumundan edecek hiçbir ciddi rakibine şans vermeyeceğini açık olarak gösterdi. Bu yüzden İmamoğlu’nun önce diplomasını iptal ettirip ardından cezaevine yollamayı başararak ilk etabı kendilerince başarıyla geçtiler.
Ancak, nihai amaçları olan mahkûmiyet kararının da çıkartılarak İmamoğlu’nun adaylığının fiilen ve hukuken tümüyle engellenmesinin topluma kabul ettirilmesinin o kadar da kolay olmayacağını süreç içinde gördüler. Toplumun çok büyük kesimlerinin ve özellikle gençlerin haksızlığa karşı bu kadar uzun süreli direneceğini hesaplamamışlardı. CHP’nin bu denli kararlı ve hırslı şekilde konuyu diri tutabileceğini de öngöremedikleri anlaşılıyor. Takdir edilesi enerjisiyle Genel Başkan Özgür özel, TBMM’de yapılması kısıtlanan siyaseti sokağa ve meydanlara taşıyarak kitleleri motive etmeyi ve toplumsal enerjiyi diri tutmayı başarıyor.
Kontrollerindeki yargı marifetiyle soruşturmayı istedikleri gibi genişletme, sürece yayma imkânına sahipler ve bunu yapıyorlar. Adli süreç sonunda arzu ettikleri bazı mahkûmiyet kararlarını hukuka aykırılık pahasına da olsa bir şekilde belki çıkarabilecekler. Ancak çıkartılacak olası mahkûmiyetler konusunda kamuoyunu tatmin ve ikna etmelerinin pek mümkün olmayacağının farkına vardılar. Hukuk görünümlü bu sürece muhalefeti ikna edemeyeceğini gören iktidar en azından kendi siyasal tabanını ikna etmeye çabalıyor. Devlet kontrolündeki devasa iletişim imkânlarını seferber ederek kendi tabanlarına “bu operasyonun altı boş değil, neler yapmışlar neler?” dedirtmeye çalışıyorlar.
Erdoğan’ın tüm beyanlarında “turpun büyüğü, dananın kuyruğu, ahtapotun kolları var, değil toplumun kendi ailelerinin yüzlerine bakamayacaklar, daha ortaya neler çıkacak neler …” türü söylemlerine rağmen iddiaların somut kanıtları halen gösterilemedi. Gizli tanık beyanları, tutuksuz yargılama vaadi ile alınmaya çalışılan ‘itirafçı’ (ya da ‘iftiracı’) ifadeleri ile iddialara dayanak oluşturmaya çabalıyorlar.
Kamuoyunu ilgilendiren bu gibi önemli davalarda “soyut şüpheler” kamuoyuna gerçek delilmiş gibi sunuluyor. “Şüpheden sanık yararlanır” kuralı evrensel ceza hukukunun en temel kurallarından biri olduğu halde, bu tür muhalefet soruşturmalarında tam tersi oluyor; Şüpheden savcı yararlanıyor!
Soruşturmadaki açık hukuksuzluklar konuyu toplumsal ve siyasal açıdan artık bambaşka bir boyuta taşımış oldu. Yapılan operasyonların haksızlığının ve vicdansızlığının bu kadar ileri boyutlara varması, bunca iddianın bir kısmının belki de doğru çıkabilecek olmasını da önemsiz hale getirdi.
Cumhurbaşkanı (yürütme erki olarak bilmesi beklenmeyen) operasyonun gizli boyutları ve ileri aşamaları ile ilgili sık sık beyanlarda........
© Toplumsal
