Netanyahuları yok etmenin zorunluluğu
1973’de Paris’te de Fransız Komünist Partisi’ninkini izlemiştim. O zaman Vietnam standı en ilgi çeken bölümdü. İki yıl sonra Vietnam halk savaşını zaferle sonuçlandıracaktı… Bizi o zaman, daha çok bir tür deniz anasından yapılan, bizim zerde tadındaki doğal geleneksel tatlısına bayılmıştık. Firenze’de ise, daha çok Sovyet yayımlarını inceliyordum. Kimse üç yıl sonra revizyonistlerin sistemi kapitalizme satacağını tahmin edemiyordu. Hala Demokratik Alman Cumhuriyeti yayımları “umut” vericiydi!
13 Mayıs 1981’de Roma’da Papa’ya karşı yöneltilmiş provokasyon komplosuna Türk faşisti neo-nazilerin saldırgan kimliklerinin karışması nedeni ile başını CIA’nın çektiği “anti-Sovyet/ anti komünist” operasyon ilgimi çekiyordu. Aradığım madeni de buldum. 55 sayfalık küçük bir kitapçıktı: “Aziz Petrus Meydanı’na Saldırı”, Sovyet gazeteci Eduard Kovalev yazmıştı. 1985’te Moskva Novosti ajansı yayınevi tarafından yayımlanmıştı. Türkiye’de hiç bahsedilmeyen bilgileri içeriyordu. Uğur Mumcu, “Papa Suikastı” hakkında “Bulgar-Sovyet şüpheliler” konusunu işlemeye ağırlık verince Sovyet basın ataşesi ona bu kitapçığı ulaştırdığını biliyoruz. Doğrusu kitapçığın sahibi ilk Türk olmama rağmen, “bozkurt”ların siyaset ve mafia girdabı dışında bilgi ilgimi çekmemişti. Böylece ilk kitabım ve (acemilik ürünüm) “Emperyalizm, CIA ve Türkiye” (Boyut yay.1987) kitabımda ‘İzraelli Jonathan enstitüsü örgütlenmesinin 1979’da Kudüs’te bir “uluslararası terörizm konferansı” tertip ettiği’ bilgisini atlamıştım. Bunda alan çalışmalarının kaçınılamaz kısır döngüsü etken olmuştu. Ama 1994’de bir masa üstü bilgisayar sahibi olunca “Jonathan Institute” denen ve “anı vakfı” olarak yıllardır yutturulan örgütün tastamam “globalist devlet terörü” baş taşeronu olduğu ortaya çıkıyordu. Demokrat saflara geçen eski CIA ajanları gibi saf değiştiren bazı eski MI.6 ajanlarının “ıslıkçı” duruşları bu şebekenin NaZionist yüzünü de açığa........
© Toplumsal
