menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

HİÇBİR YERLİYİM

14 0
07.08.2025

Ali Ekber PEKŞEN

Hiçbir yere ait değilim. Tarihin ya da insan hayatının çeşitli dönemlerinde fırtınalar gibi ortaya çıkan ve insanı derinden etkileyen her yaşanmışlığın sessizliği farklıdır. Her olay ya da durum farklı tınılarda sessizlikler yaratır. Üzüntü, acı, keder, sevinç, göz yaşı, kırılma, gitme, mutluluk, sürgün, göç, yorulma, çığlık olarak adlandırılan yaşanmışlıkların her birinin ayrı bir sessizliği vardır.

Tarihin çeşitli evrelerinde başlayıp, günümüzde de bitmeyen bir şekilde, insanlar iradeleri dışında ve genellikle güçlüler tarafından alınan kararlar neticesinde yerlerinden olmuşlar ve zorunlu göçlere tabi tutulmuşlardır. Bu türden yerinden edilmeler ve zorunlu göçler, çoğunlukla savaşlar sırasında ve sonrasında daha yoğun gözlenen bir durumdur. Mübadele, zorunlu göç, tehcir, tertele, soykırım gibi adlarla bilinen bu yaşanmışlıklar, tarihin tozlu sayfalarında acı ve göz yaşı ürünü utanç tabloları olarak kayıtlıdır.

Evvel ahir diye anlatılan zamanlarda heybeler ve hurçlarla, şimdiki zamanlarda sırt çantaları ve valizlerle hayat taşımaya çalışanların görmezden geldikleri, görmek istemedikleri ve de yüzleşmeye cesaret edemedikleri gerçekler vardır. Bu gerçeklerin en önemli ve bilinmesi gerekeni, taşınılan bu yerlerde tarihi kayıtlarla sabit binlerce yıllık hayatların ve insani değerlerin var olduğudur. Aslında binlerce yıllık geçmiş insani yaşanmışlıkların ve değerlerin bilinmesini, görülmesini, fark edilmesini istemeyen, yeni bir hayat tesis etme anlayışıyla yola çıkan mevcut yönetim ve otoriter anlayıştır.

Binlerce yıllık insani değerleri görmezden gelmenin temel nedenlerinden bir başkası ve en önemlisi belki de, bilinçaltının güven ihtiyacıdır. Başkaca coğrafyalara iradesi dışında taşınan insanların, taşınılan coğrafyada güvenli yaşamasının........

© Tigris Haber