menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dizi dizi inciyiz

16 1
18.10.2025

Aslında her şey, her şey gibi asırlar öncesinde başlar. O tamtamlar boşuna değildir. Anlaşılmaz -en azından bizim için- çığlıklar. Ateşlerin çevresinde animatörlere parmak ısırtacak danslarla dönmek, dans ederken ses çıkaran aletler kullanmak. Ritüeller, dini inanışlara göre davranmak. Alkışa benzer hareketlerle dans edenlere iştirak. Neredeyse her oyun ya da oyuncu için oluşturulmuş kostümümsü giysiler. Yüzleri, vücudu renklendirmek. Eğlencenin ilkel adımları. Çağlar geçtikçe eğlence farklılaşır. Rönesansla Batı için her alanda.

Her ne kadar, zevkler ve renkler nasıl tartışılamaz denirse de, eğlence ve anlayışı herkese göre değişir. Eğlence, bir şekilde boş zamanların değerlendirilmesi gibi de sayılabilir. Her şey gibi eğlence de farklılaşır günün koşullarına göre üzerinde yaşadığımız topraklarda da. Bizans’ta karnavallar, festivaller, tiyatro etkili olur. Devamında İstanbul’da eğlence Galata’yı merkezine alır, tavernaların erken versiyonları boy gösterir. “Seçkinler” için lokantalar, kulüpler oluşur. Tektekçiler, meyhaneler, azınlıklar tarafından işletilir.

“Sanat sanat için mi sanat toplum için mi?” tartışmalarına hiç girmeyeceğiz. Yazar bu konuda taraf: Sanat toplum içindir. Zaman ilerledikçe, toplumların eğlencelerinin de hâkim sınıfların yönlendirmesine, yeniden yapımına göre şekillendirilmesine çalışılır. En büyük eğlencelerden biri, halkı afyonlayan, yarattığı akıl almaz bütçelerle futboldur. Özellikle diktatörler döneminde Şili’de, Arjantin’de futbol afyon olarak kullanılır. Hafta sonlarında, ardından yetmeyince hafta içlerine kadar taşınan maçlar, asla bir araya gelemeyecek “kederde, tasada, sevinçte, kıvançta” birleşen taraftarların, yaratılan düşmana yani rakip takıma karşı, bir sonraki karşılaşmaya kadar yoğunlaşmasını, başka bir şey düşünmemesini sağlar. Tabii galip gelinince başlayan eğlence bir başka. Türkiye’de cunta liderinin bir Ankara takımının küme düşmesini engellemesi unutulamaz.

Hazır Türkiye’deyiz devam. Her yerde olduğu gibi futbol dışında, birbirini izleyen yıllarda tiyatro, sinema derken televizyon çıkar ortaya. Tabii bu alanlar; eğer yapımcı, tanınmış oyuncu değilseniz sıradan insanlar için eğlencedir ki bu günlerde o bile kumbara bozar. Sıradan insanlar için sinema, müzikle iç içe girer 70’lerin sonlarıyla birlikte. Toplumsal ve kültürel bir varoluş biçimi denilen “hatalarıyla sevilecek” gerekirse göğse jilet vurulacak arabeks -arabesk- doğmuştur.

Hıçkırıklar; minibüslerde, Gülhane Parkı’nda, sinema salonlarında veya........

© Tele1