menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ÖZBEKİSTAN GEZİ NOTLARI. 1

17 0
06.10.2025

ÖZBEKİSTAN GEZİ NOTLARI. 1

Süleyman Sami İLKER


GEZİYE İLGİNÇLİKLERLE BAŞLADIK


İlginç olaylar Adnan Menderes Havalimanında başladı. Uluslararası dış hatlar terminaline girdik. Eşim, beraber aynı toplantıya katılacak edebiyatçı Kenan Erdoğan hoca ile birlikteyiz. Manisa'dan aynı taksi ile gelmiştik. Sağdaki sıra ufak bir farkla uygun gibi. Sıradayız. 3-4 dakika kadar oldu. İlk denetim alanı. Sağda sivil bir güvenlik görevlisi var, muhtemel ki polis. Elinde makineli tüfek dikkat çekiyor. Daha önce pek rastladığımı hatırlamıyorum, havalimanı içinde. Yanında uzun boylu bir bey var. Bizim sağımızda geçişe kapalı, sadece görevlilere tahsisli bir geçiş bantı daha var. Uzun boylu bey bana eliyle gel diye işaret ediyor. Ben de yürüyorum, buradan geçin diyor; ekliyor birlikte olduklarınız da gelsin. Eşim ve Kenan hoca da geliyor. Zaten onlar da peşimden yürümüşler. Kenan bey o şerit de açıldı herhalde diye yürümüş. Çağrıldığımızı görmemiş. Teşekkür ediyoruz. Eşim, acaba pilot oğlumuzu mu tanıyor? Olamaz. Ben, beni tanıyor musunuz diyorum, hayır ama tanışırız diyor. Denetimden geçtik. Yaklaşıyor. Görevi dolayısıyla her yere kolayca geçebiliyor. Nereye gidiyorsunuz? Azerbaycan üzerinden Özbekistan'a cevabıma, aaa ne güzel oralara selam söyleyin, diyor. (Rüya gibi) Eşim, biz Celal Bayar Üniversitesindeniz. Eşim tıpçı ben dilciyim diyor. Gidiş saatimizi ve hangi şirket diye soruyor. Azerbaycan Hava yolları deyince hemen telefonunun kamerasını büyüteç gibi kullanıp yerini belirliyor. 47 ve 48 numara diyor. Henüz açılmamış. Sizi şu karşıki alanda oturun. Bende takip edecek ilgileneceğim diyor. Birazdan oturduğumuz yere yanımıza geliyor. Biraz daha karşılıklı tanıyoruz birbirimizi. Bize neden yardım ettiniz soruma, sizde pozitif bir enerji gördüm sözü bize ilginç geliyor.
DURU GÖRÜ
Nasıl soruma; "Duru görü" yani telepati eğitimi aldım. Onunla diyor. Sanki bir bilim kurgu filminin setindeyiz. Çocukluktan beri meraklıyım bu konuya. Duru gör nedir soruma "altıncı his" diyor. Herşey enerji aslında. Allah kuluna "Bir ruh (nur) verdim" diyor. Ruh da bir enerjidir. Konu aslında biraz büyü işi yönü var. Bunu merak ediyorum. Ülkemiz sanki büyülenmiş gibi. Bundan nasıl kurtarabiliriz diye kafa yoruyorum, deyip ekliyor. Büyü var; Kuran'ı Kerim'de geçiyor. Var ama yapmak büyük günah, bozmak sevap. Buradan çokça Yahudi yolcu da gelip geçer, çoğu Tel Aviv'e gider. Onun için hem İbranice öğrenmek hem de onların pek meraklı oldukları büyü(..) konusunu anlamak istiyorum diyor. Mustafa beyin sıradışı bir insan olduğu belli. Kariyer yapıp ülkede daha büyük hizmetler yapmak istiyorum diye de ekliyor. Yüzüklerinden ve konuşmalarından milliyetçi olduğu anlaşılıyor, Türk kelimesinin Orhun alfabesiyle yazılmış yüzüğünün taşı. Kendisi Türkçü olduğunu açıkça ifade ediyor zaten.
NEDİR
Bu arada genelağdan da nedir diye araştırıyorum. Özetle; Duru görü (parapsikolojide "clairvoyance"), normal duyuların (görme, işitme, tatma, koklama, dokunma) ötesinde, paranormal yollarla bilgi edinme yeteneğidir. Bu yeteneğe sahip olduğu iddia edilen kişiler, canlı veya cansız nesneleri, olayları, kişileri veya yerleri, fiziksel olarak ulaşamasalar bile algılayabilirler.
İLGİNÇ VE ÜSTÜN BİR KİŞİLİK
İlave ediyor; Kürtçe, İbranice, İngilizce de öğreniyorum. 6 fakülte bitirdim. 47 yaşında, İlahiyat 3.sınıfta Arapça'dan takılıp kaldım deyip biraz hocalara ve sisteme sitem ediyor. Dil, tarih, siyaset bilimi, ilahiyat dahil pek konuya hakim. "Oku" sadece Kuran'ı okumak değil, Kuran'ı Kerim dahil evreni de bilim yoluyla okuyup anlamak olmalı diye konuşuyoruz.
Havaalanında müdür vekili gibi. SBF mezunu. Kaymakam olacaktım, hayallerim vardı, olmadı; şimdi iyi ki olmamış diyorum. Ailesi emniyetçi. Azerbaycan Hava yolları yolcu kabul bankosu açılmamış henüz. Sizi özel alandan geçireceğim, dedi. Arada ekliyor; Kenan hocaya neden kapalısınız. Size ulaşmaya çalışıyorum, direnç gösteriyorsunuz. Açın kendinizi, kapanmayın, diyor. Kenan bey yola çıkarken hazırladığı dolarları kıyafet değiştirirken evde unutmuş. Biraz daralmış. Alt kattaki Denizbank ortak para makinesi de çok az vermiş. Ben daralmayın deyip bendekinden biraz kendisine takdim ediyor, ihtiyaç olursa yineleriz deyip rahatlatıyorum. Mustafa bey bizi hiç yalnız bırakmıyor. Telefon numaralarını karşılıklı veriyoruz. Bir yandan da devamlı dış hatlardaki işler için arayanlarla konuşuyor, talimatlar veriyor. Valizleri Business'den teslim edip, biletleri alıyoruz. Pasaporttan geçecekken çıkış pulunu almadığımızı söylüyor görevli. Aslında hep aklımızdaydı. Muhabbet hali bize konuyu unutturdu. Hemen yakındaki cihaza ulaşıp vatandaşlık numarasını yazıyor, kartla ödemeyi yapıyoruz. Kağıt pul kalkmış. Bizim ödememiz pasaporttaki görevlinin ekranında görülüyor artık. Cep telefonu banka uygulamasından da ödeme yapıldığında ekranda görülüyormuş. Business'te boşluk olduğunu öğrenip biletleri oraya dönüştürüyor. Bütün bunlardan bizim hiçbir talebimiz olmadı. Seyahatimiz çok ilginç başladı. Sonrası da güzel geçer inşallah.
TEYYËRE VE HAVACILIĞIMIZIN........

© tarihistan.org