Haklısınız, “işçi sınıfı” ölüyor!
Diğer
11 Kasım 2025
Bir önceki yazı “Sınıf mücadelesi öldü mi, işçi sınıfı kaldı mu” başlığını taşıyordu.
“Hayır” diyor ve anlatıyordum. Yıllarca, kuvvetli cereyanlara rağmen de “hayır” demiş ve kendimce anlatmışım.
Ama haklısınız: “İşçi sınıfı ölüyor!” Canlıyken, çalışırken, ekmek parası peşindeyken, istismarın, baskının, hayata tutunma zorluklarının pençesindeyken “yok” sayılanlar, hatta kendini öyle saymayanlar bile; ölünce “işçi sınıfı” oluyor.
Öyle kadın erkek ayrımı yok; öyle büyük çocuk ayrımı yok; öyle yaşlı genç ayrımı yok; öyle etnik köken ayrımı yok; öyle memleket neresi ayrımı yok; öyle başörtülü başörtüsüz ayrımı yok! İşçi sınıfı ölüyor ve sınıf mücadelesi biraz da bu işte!
Dilovası’nda parfüm yangını… Kokular sürelim, koklaşalım diye barışık kalmaya çalıştığımız bir düzenin “parfüm”ü yangın olup ikisi 18 yaşın altında, yani “çocuk işçi” altı kadının daha canını aldı. Bakan bile “emekçi kardeşlerimiz” demek zorunda kaldı.
Öyle işte “emekçi kardeşleriniz.” Ama o işyeri CİMER'e şikâyet edilmiş, kimse bakmamış bile, yangın merdiveni bile mi yok, yuh diye. O işyerinin komşusu İŞKUR denen kurum. Başındaki şahıs, şimdi usulen gözaltında ama iktidarın gözbebeğiymiş; en tepeden eteklerine kadar. Ama en fazla o ve diğer yerel bürokratlar sorumlu tutulur. En fazla ama ne kadar fazla!
Daha yeni “otel yangını” davası bitti değil mi? Çoluk çocuk onca canı geri getirmeyecek elbette. Ama oteli denetlemekten sorumlu bakan aynı zamanda o oteli kendi turizm şirketiyle yangın akşamı bile pazarlamış olan patron. O iktidar katında ve servet iktidarını gözlere sokan yatında!
“Sınıf mücadelesi” bitmiyor çünkü bir sınıfın başka sınıflar üstündeki tahakkümü sürüyor. Açlıkla, işsizlikle, endişelerle, hayat gailesiyle ve bazen inançla, kimlikle köleleştiriyor; sonra yakıyor, boğuyor, havaya uçuruyor, parçalıyor, yüksekten atıp betona çakıyor, madene gömüyor.
“İşçi sınıfı ölüyor” ve bir “ölü işçi sınıfı” her yıl, çoluk çocuk, kadın erkek 2 binden fazla ölü, öldürülen, katledilen işçiyle birlikte büyüyor işte!
Dilovası parfümünün ölü işçi kadınları, 15’inde Nisanur ve Cansu, 18’inde Tuğba, 317inde Esma, 55’inde Şengül, 65’inde Hanım; belki kendileri bile demiyordu ki “Biz işçi sınıfıyız” ama ne olursa olsun artık “ölü-öldürülen işçi sınıfı” saflarında. Cenazelerinde utanmadan saf tutan iktidar mensupları bile “emekçi kardeşlerimiz” demek........© T24





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein