menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya!

43 0
saturday

Diğer

23 Ağustos 2025

Vilayet binası, Cağaloğlu/İstanbul (1961)

Henüz ilkokula başlamadan önce “iki travmam” olmuş olabilir: Biri, babamın ölümü olmalı; diğeri de babamın, henüz hayattayken, henüz ayaktayken beni götürmek zorunda kaldığı bir yer ve sebebi.

Bağlarbaşı’nda mahalledeki sokak köpeklerinden biri “Fındık”tı. Tabii kendisinin ya da anne babasının seçtiği bir isim değil. Mahalleli vermiş adını. Tayınını verdikleri gibi.

İşte bu Fındık’la, yemyeşil çayırlarda değilse de, bizim Setaret Sokak’ta zıplayıp oynarken onca zaman, bir gün elimi ısırdı. “Dı”lı anlatıyorum ya, tam “çocukluk travması” değil mi Hocam? Unutmamışım işte!

“Isırdı” dediysem de, elimde fındık fındık diş izleri. Zaman “kuduz”dan, geçmişe göre daha az, bugüne göre daha çok korkulduğu zamanlar. Daha beteri, zaman, “kuduz aşısı”nın “kuduz iğnesi” olarak neredeyse benim boyum kadar bir cüsseyle, sanırım 10-12 adet olarak karnınızda büyük bir acıyla tecelli ettiği zamanlar.

Yani iğne, köpeğin ısırmasından daha korkunç! “Esas haber” o!

Zaten Cağaloğlu’nda, yani Babıali’de gazeteci-yazar olan babam beni düzenli olarak o semte götürdü, aşı ya da devasa iğne için. Çünkü gazeteler orada ama “kuduz aşısı” da sadece orada. Karnıma iğneyi yiyorum, ardından da babamla yazdığı gazeteye ya da ahbabı olan gazetelere gidiyorum.

Kısacası, benim gazeteye, gazeteciliğe, eski basın semti Cağaloğlu’na ilk adımlarım “aşı”yla, “iğne”yle. Doğumdan değilse de karnımdan, damarımdan almışım bu aşıyı da. Nasıl yapmışlarsa iğne üstüne iğne, babamın ölümünden 14 yıl kadar, iğnenin saplanışından 16 yıl kadar sonra ben Babıali’ye, yani Cağaloğlu’na sokak sokak yerleştim.

Üniversite öğrenciliğimde Demiryolu Sendikası’nın ardından Cağaloğlu’nda Marmara Belediyeler Birliği’nde önce. Mezun olur olmaz da, Günaydın, Güneş, Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, tekrar Milliyet… sokak sokak.

Belli ki “iki travma”yı atlatmak için neredeyse üstüne üstüne gitmişim. Babamın gazetecilik yaptığı, adım adım ölümüne gittiği, üstelik minicik çocuk karnıma devasa iğnelerin saplandığı yerde. Tek bir “gazete dozu”yla da yetinmeyerek, daha mesleğin ilk 10 yılında o sokaktan diğer sokaktaki gazeteye........

© T24