Manifest, teşhircilik ve kamusal alanda öpüşüp koklaşma
Diğer
17 Eylül 2025
Manifest grubu
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Manifest grubunun 6 Eylül’de Şişli KüçükÇiftlik Park’ta verdiği konser sırasındaki performansını “hayasızca hareketler” suçu kapsamında görmüş ve resen soruşturma başlatmış.
Sonrasında, grup üyeleri hakkında yurt dışına çıkış yasağı kararı verilmiş.
Ben bu gruptan haberdar değildim, şarkılarını da bilmiyordum. Ama haberi okuyunca, soruşturmaya konu olan performanslarını izledim.
Ortada net biçimde Anayasa’ya aykırı bir uygulama var.
Öncelikle, konser performansı ile suç arasında uyum sorunu var. Hayasızca hareketler suçu Türk Ceza Kanunu’nda “alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” (md. 225) şeklinde düzenleniyor.
Ortada alenen cinsel ilişki olmadığı için belli ki soruşturma “teşhircilik” yönünden açılmış. Gelgelelim grubun yaptığı şey teşhircilik suçuna uymaz.
Teşhircilik suçu, bir kimsenin cinsel organını veya vücudun cinsel nitelik taşıyan beden bölgelerini açıkça göstermesi durumunda gündeme gelir. Fakat bu gösterme, makul sınırların ötesinde ve belli bir anayasal hakkın kullanımının dışında gerçekleşmelidir.
Bu değerlendirme için zaman ve mekânın dikkate alınması çok önemlidir. Örneğin bir bikininin plajdaki anlamı başkadır, bir cenaze töreninde başkadır. Keza bazı davranış biçimlerinin bir konser veya diğer bir sanat etkinliğindeki bağlamı başkadır, pazar yerinin ortasında bambaşka…
Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ama bu performansın ifade özgürlüğü (sanat özgürlüğü) kapsamında olduğu çok nettir. Hâl böyleyken 18 yaşından küçük kişilerin girmesinin mümkün olmadığı ve bilet karşılığı izlenen bir konserdeki performansların teşhircilik suçu kapsamında olmadığı açıktır.
Dolayısıyla soruşturma aslında ifade özgürlüğüne bir müdahaledir.
Keza, grup üyelerinin, kaçma veya delilleri karartma olasılığı bulunmadığı için karar bu yönden de Anayasa’ya aykırıdır.
Bu tür soruşturmalar artarsa Türkiye’de İranvari “ahlak polisleri”nin peyda olacağını söyleyebiliriz.
Bunun laiklik açısından büyük bir tehdit olduğunu akılda tutmak gerek.
“Ahlak polisi” demişken, bunun sosyal medyadaki temsillerine de değinmek gerekiyor. Son zamanlarda kamusal alanda öpüşen ya da yakınlaşan çiftlerin gizlice kaydedilip paylaşıldığını görüyoruz. Bu görüntülerin altı, adeta bir öfke ayini gibi yorumlarla doluyor. Çiftlerin izni olmadan çekilen videolar, “ahlak kalmadı” nidaları eşliğinde dolaşıma sokuluyor.
Bu tür “ahlak polisi” heveslileri yeni değil. Fark yaratan, artık herkesin cebinde bir kamera olması ve bu yolla beğeni toplamanın bir takıntıya dönüşmesi.
Bir başka yeni etken de ekonomik kriz. Arkadaşına iki bira ve bir patates kızartması ısmarlamak bile lüks haline geldiği için öğrencilerin çoğu ayrı eve çıkamıyor, kalabalık yurt odalarına sıkışıyor. Böyle olunca geriye........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon