menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yüz yıllık sessiz filmlere ses olan ikili YoJuliet: “Antik taşların arasında çalmak, zamanın içinden geçen görünmez bir akorun parçası olmak gibi”

18 1
27.09.2025

Diğer

Konuk Yazar

27 Eylül 2025

Julia Sandwal ve Yohanna Eek Björnulfson

YoJuliet’in hikâyesi, İsveç’in huş ve çam ağaçlarıyla çevrili Småland ormanlarının ortasında, küçük bir kulübede başlamış. Rüzgârın uğultusu, tren raylarının uzaktan gelen tınısı, göldeki kayığın kürek sesi… Bu küçük ve doğal müzik laboratuvarına zamanla elektronik sesler eklemişler. Önce kısa filmlere müzik yapmaya başlayan ikili zamanda geri gidip İsveç sinemasının altın dönemlerinden sessiz filmlere ses olmaya başlamışlar.

YoJuliet, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Mitoloji Film Festivali (UMFF) kapsamında 27 Eylül Cumartesi günü saat 17.00’de Beyoğlu Sineması’nda sahne alacak. İkili, Selma Lagerlöf’ün edebiyatından doğmuş olan ve Mauritz Stiller’in yönetmenliğinde sinemaya uyarlanmış Gunnar Hedes Saga filmine kendi besteleriyle eşlik edecek. Filme kitabıyla ilham veren, Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan ilk kadın yazar Selma Lagerlöf’ü, dünya çapında tanınan Uçan Kazlar hikâyesinden hemen hatırlayacaksınız. İsveç sinemasının ilk altın çağına damga vuran yönetmen Mauritz Stiller, Greta Garbo’yu keşfederek sinema tarihine kazandıran isim olarak hatırlanıyor.

Bu yıl İzmir, Aydın, Manisa, İstanbul ve Çanakkale’de ücretsiz olarak sanatseverlerle buluşan UMFF kapsamında ve İsveç Konsolosluğu desteğiyle gerçekleşecek etkinlik öncesi YoJuliet’e sorularımızı yöneltme imkânı bulduk.

YoJuliet, vokal, yaylılar ve perküsyonla düşsel ses manzaraları yaratan İsveçli deneysel bir film müziği ikilisidir.

- UMFF kapsamında İzmir’de ve ardından Efeler Belediyesi’nin ev sahipliğinde Tralleis Antik Kenti’nde konser verdiniz. Bugün kadim şehir İstanbul’un en özel yerlerinden birinde Beyoğlu’nda konser vereceksiniz. Ne söylemek istersiniz?

Tüm bunlar bizim için gerçekten inanılmaz derecede çok şey ifade ediyor. Yohanna ile birlikte çalışmaya başlamamız, hayatta yalnızca birkaç kez yaşanabilecek bir şanstı. Bizim yaptığımız şey, müziğin içine kendimizi, ikimizin ruhunu katmaktı. Türkiye’de bu güzel şehirlerde ve mekanlarda konser vermek beklenmedik güzelliklerin yeni bir hatırlatıcısı bizim için. Sanatsal olarak da ayrıca Türk müziği ve kültürünün sunduğu........

© T24