menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Al Basmadan Donu Var”

24 0
30.11.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

30 Kasım 2025

Dünyanın garip bir medeniyet skalası var. Batı’dan Doğu’ya doğru gidildikçe insan ilişkileri, normatif ve resmiyetçi olandan daha informele, geleneksel normlara doğru rahatça yaslanabiliyor. Avrupa’nın en batısında bir Fransız balosundaki steril, mesafeli eğlencelerden bizim sokak düğünlerine, o kan ter içinde kalınıp fiziki temasın hayli yoğun olduğu halaylara uzanan, insanlığın şarkılı, türkülü varoluş biçimleri skalasının biz en doğusundayız. Batı’nın kurumsal, mesafeli ve bireyci yaşam normlarının harala gürele, toza toprağa bulandığı o nokta, tam da bizim memleketin sınırlarından başlıyor.

Kapıkule’den girdiğinizde, oralarda dans, vals gibi zarif temaslarla eğlenilen meclisler birden biçim değiştirirken şarkılar türküler de başka ‘don’lara (biçim, kimlik) bürünür. Bizim entelektüel ‘don’umuzun ya da varoluş biçimimizin temel çerçevesini çizen değerler seti, bireysel mesafeleri mümkün olabildiğince minimumda tutmaya meyyaldir. Bizde ‘çat kapı komşuya’ gidilir, akrabaların evine doluşulur, bir hanede yirmi beş kişi yaşanabilir. Biz mesafeli yaşamayı daha yeni, Covid pandemisinde öğrendik. Doğunun bu mesafe gözetmeyen insan ilişkileri de elbette şarkılarla türkülerle izlenebilir durumdadır.

Ben çocukken Trakya’da köy düğünleri, evlerin ‘harman’ denen büyük avlusunda yapılırdı. Düğünün ortasında çalgı çengi kesilir, gelen hediyeler harmanın ortasında toplanırdı. Bir cazgır kadın sandalyeye çıkar, ‘kaynatasından çelik tencere seti’, ‘görümcesinden maşrapa’ gibi kimin ne hediye getirdiğini bağırarak herkese ilan ederdi. Sonra davullar zurnalar birden........

© T24