menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Suçlu kadıysa, kadıyı kime şikâyet etmeli?

28 5
14.09.2025

Diğer

14 Eylül 2025

CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın arka girişinde milletvekillerine gaz sıkıldı, 8 Eylül (Fotoğraf: Can Öztürk)

Ankara’dan gecikmeli kalkan uçakla İstanbul’a gece yetişebildim. Havaalanından doğruca abluka altındaki il başkanlığımıza gittim. Kapının önündeki ve içerideki manzaraları biliyorsunuz yeniden betimlemeyeceğim. İl başkanlığımıza yönelik saldırı Cumhuriyet tarihimizin en kara lekelerinden biri olarak mevcut kötücül düzeni bir kez daha tarihe geçirtti.

Ertesi gün kamuoyuna yansıyan o içler acısı görüntüleri de pek çoğunuz izledi, tekrar anlatmayacağım. Herhalde kimin kim olduğu yeterince açık.

Ülkesini elinden geldiğince 40 yıl bir hariciye mensubu olarak en iyi biçimde temsil etmeye çalışmış bir yurttaş olarak şu düştüğümüz hallerden ne denli hicap ve hicran duyduğumu ise zaten anlatamam. Nitekim, eylül ayıyla birlikte görevimiz gereği katılmaya başladığımız AGİT ve NATO ile Avrupa Konseyi toplantılarındaki muhataplarımızın Türkiye’deki bu son gelişmelere dair sorularına ne cevap vereceğimizi bilemez olduk.

Zira, iktidar mensupları pek dışına çıkamadıkları küçük dünyalarından bakarak hiç sıkılmadan bizi yani CHP’yi Türkiye’yi Avrupa’ya ve Avrupa medyasına her fırsatta şikâyet etmekle suçluyor. Şu günümüzde haliyle uygunsuz kaçan ancak özü güncel kalan malûm kadı fıkrasında olduğu gibi kadıyı kime şikâyet edelim? Hedefimiz cumhuriyetimizi çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek olmasın mı?

Öte yandan, Dışişleri Bakanı Fidan bir başka âlemde: Herhalde güzel kentin tılsımına kapılıp “Roma Tatili” havasına girmiş olacak ki, ev sahibi mevkidaşı Tajani’yle ortak basın toplantısında “AB'ye tam üyelik Türkiye için stratejik bir hedef olmayı sürdürüyor. Bu süreçte AB’den beklentimiz, dar siyasi hesaplarla ön yargılı bir tutum takınmaması ve Türkiye-AB üyelik sürecini canlandıracak adımlar içeren bir vizyon geliştirmesidir” buyurmuş.

Yani aynen bize burada dedikleri gibi Avrupalı müttefik ve muhataplarımıza “unutun İmamoğlu’nu, hukuksuzluğu, boğazlanan laik eğitimi, kısıtlanan özgürlükleri, kesilen sosyal hakları ve bütün yaptığımız haksızlıkları, yurttaşlarımıza reva gördüğümüz kara düzeni, bizi olduğumuz gibi kabul edin, yel kayadan toz alır, biz buradayız” demeye getiriyorlar.

Özetle, iktidar, kapısını omuzlayarak zorla gireceğini düşündüğü kulübe kendini üye yazdıracağını sonra da o kulübün kurallarına zinhar uymayacağını varsayıyor.........

© T24