Azerbaycan - Ermenistan barışında Ankara geç kaldı
Diğer
10 Ağustos 2025
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev - ABD Başkanı Donald Trump - Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan
Azerbaycan 2020 yılında kendi toprağı Karabağ’ı yeniden kapsayacak biçimde ulusal egemenliğini ülke toprağına tümüyle yayabilmesine olanak tanıyan 44 günlük askeri harekatı Türkiye’nin lojistik ve planlama desteğiyle gerçekleştirebilmişti.
Türkiye’nin Azerbaycan’la olan çok boyutlu ve karşılıklı dayanışması ve bu doğrultuda Ermenistan’la olan ilişkilerini Karabağ’ın yeniden ait olduğu Azerbaycan’ın egemenliği altına geri dönmesi ön koşuluna bağlaması toplumun geniş kesiminden hep destek bulageldi.
Ana muhalefeti temsilen Cumhuriyet'in kurucu ve 2024 yerel seçimlerinden bu yana da Türkiye’nin birinci partisi CHP olarak biz de her zaman Ankara’nın bu politikasının ve doğrudan Azerbaycan’ın tereddütsüz arkasında durduk.
Genç Cumhuriyetin sınırlarını Dilucu’ndan Nahçıvan’a değdiren sınır düzenlemelerinin altında da Lozan, Montrö, Hatay gibi diplomasi zaferlerinde olduğu gibi kurucu önder Atatürk’ün imzası bulunduğu tarih ve diplomasi bilinciyle hareket ettik.
Ancak, Erdoğan yönetimi barışın sağlanmasında diplomasiyi etkin biçimde kullanmakta gecikti. Dış politikanın hep halkla ilişkiler (“PR”) boyutunu ve deyim yerindeyse dış politika ekmeğini fırından çıktığı gibi iç siyasette yemeyi önceledi.
Azerbaycan’la olan ilişkilerde dengeyi koruyamadı. Ulusal çıkarları gözetmeyi bilemedi. Stratejinin temel ilkesinin zamanın denetimini elde tutmak olduğunu gözardı etti. Nihayet kendini Bakü’nün peşinden sürüklenir konuma indirgedi.
Bu yanılgı ve yanılsama, esasen Azerbaycan’da da herhangi bir karşılık bulmadı ve anlaşılmadı. Azerbaycan’a herhangi bir katkısı da olmadı. Moskova’yla Vaşington ve Ankara ile Tahran arasında özerk bir hatta incelikli diplomasi yürütmeyi iyi beceren Aliyev’in Netanyahu’yla olan yakın işbirliği de Ankara’nın “ters tarafına” geldi.
Bir yandan örtük hedefi ABD’yi ve başta Fransa Avrupalıları Kafkasya ve Ortadoğu’dan atmak olan politikalar, diğer yandan NATO çatısı altında Rusya’yı başat hasım gören politikalara etkin katkı sunmak, Türkiye’ye bir tür “kurumsal kişilik bölünmesi” yaşattı. Ankara’yı kendi özgün tarihsel yönelimiyle kavgalı duruma düşürdü.
Transatlantik bağları zaten hiçe sayan Trump döneminde ise çelişkili biçimde dış politika ABD’nin dümen suyuna girecek biçimde yeniden uyarlandı. Dolayısıyla, Ankara, Vaşington’da imzalanan Azerbaycan-Ermenistan uzlaşısına yönelik olarak tuhaf ve zayıf bir yazılı destek açıklamasıyla yetinmek durumunda kaldı.
Herhalde bunun gerekçesi, alıngan ve öngörülemez Trump’ın........
© T24
