menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Adil dönüşüm için refah kayıpları hesaplanmalı ve tazmin edilmeli

18 15
17.01.2025

Diğer

17 Ocak 2025

Dr. Sinem Ayhan

Geride bıraktığımız sene boyunca küresel ortalama sıcaklıklar, ilk defa her ay, sanayi öncesi dönemin ortalamasının 1,5°C üzerinde kaydedildi. Bunun bir sonucu olarak da seller, kasırgalar, kuraklıklar ve orman yangınları gibi, etkisi giderek artan aşırı hava olaylarını somut bir şekilde deneyimledik. Bu gidişatı durdurmak, hiç şüphesiz, fosil yakıt kullanımının sonlandırılmasını gerektiriyor. Fosil yakıtlar arasında da kömür, küresel karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 40’ına sebep olması nedeniyle, bu tartışmaların en kritik ve öncelikli konusu olarak karşımıza çıkıyor.

Türkiye’nin enerji sistemi, hâlâ büyük ölçüde kömüre bağımlı; elektriğin neredeyse yüzde 40’ı kömürden üretiliyor. Buna karşın kömür madenciliği, ülke ekonomisinde oldukça sınırlı bir rol oynuyor: Kömür ve linyit madenciliğinin katma değerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içindeki payı yüzde 0.1 seviyesinde; toplam istihdamdaki payı ise yaklaşık binde bir. Buna karşın üretimin belli bölgelerde yoğunlaşmış olması, kömürden çıkılması durumunda bu toplulukların ciddi refah kaybı yaşayacağına işaret ediyor.

İklim tartışmalarında giderek daha sık duyduğumuz ‘‘adil dönüşüm’’ kavramı, işte bu noktada büyük önem taşıyor. Enerji sistemindeki dönüşümün, işçilerin çıkarlarıyla çelişmek zorunda olmadığını savunan bu yaklaşım, sosyal adaleti önceliklendiren politikalar geliştirmenin ve ‘‘insana yakışır, kaliteli işler’’ yaratmanın önemine dikkat çekiyor.

Türkiye, henüz kömürden çıkış için bir taahhütte bulunmadı. Ancak bu dönüşümün, kömüre bağlı topluluklar nezdinde dirençle karşılaşması kaçınılmaz. Dönüşümün toplum tarafından kabul edilmesi için ise kartları açık oynamak büyük önem taşıyor: Oluşacak toplumsal refah kaybının hesaplanması, etkilenecek kesimlerin bilgilendirilmesi ve kayıpların tazmin edilmesi için planlar yapılması gerekiyor.

Bugün pek çok kömür üreticisi ülke, kömürden çıkış tarihi açıklamış durumda. Enerji düşünce kuruluşu Ember’ın Ekim 2024’te yayınladığı rapora göre 38 üyesi olan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 14 üyesi şimdiden kömürden çıktı; 13 üye devlet ise Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu bir şekilde 2030 yılına kadar kömür enerjisini aşamalı olarak sonlandırmayı taahhüt etti. Bu ülkeler arasında birçok AB ülkesinin yanı sıra Kanada, Şili, İsrail ve Yeni Zelanda gibi ülkeler yer alıyor. AB’nin en büyük kömür üreticileri olan Almanya ve Polonya ise kömürden çıkış tarihlerini sırasıyla 2038 ve 2049 olarak duyurdu. Ancak kömürden çıkış konusunda herhangi bir taahhütte bulunmayan beş OECD ülkesi de dikkat çekiyor: Avustralya, Japonya, Kolombiya, Meksika ve Türkiye.

Türkçe’ye ‘‘adil geçiş’’ olarak da çevrilen ‘‘adil dönüşüm’’ kavramı, ilk defa 1970’lerde Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya atıldı. Bu yıllarda, çevre ve hava kirliliği hakkındaki yasaların, iş ve işçiler üzerinde olumsuz etkileri olabileceği, işçi sendikalarının ve sosyal aktivistlerin gündemine girmişti. Bu kavram ile, çevresel hedeflerin, işçi çıkarları ile çelişmek zorunda olmadığı ortaya konuluyordu. Aksine, her iki tarafı da koruyan, sosyal adaleti önceliklendiren ortak çözümlerin mümkün olduğu savunuluyordu.

‘‘Adil dönüşüm’’, özellikle 2013 yılında yapılan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Konferansı ve onu takip eden 2015 Paris Anlaşması ile uluslararası alanda da önem kazandı.

ILO, ‘‘adil dönüşüm’’ kavramını; sürdürülebilir bir ekonomiye geçişin, işçiler, işletmeler ve topluluklar için mümkün olduğunca eşit, adil ve kapsayıcı bir şekilde, kimseyi geride bırakmadan gerçekleştirilmesi, olarak tanımladı. Paris Anlaşması’nda ise ‘‘insana yakışır, kaliteli işlerin yaratılması zorunluluğu” açıkça vurgulandı.

2022 yılında Birleşmiş Milletler COP27 iklim müzakerelerinde hükümetler, Adil Dönüşüm Çalışma Programı oluşturma kararı aldı.

Ekim 2022 itibarıyla, Paris Anlaşması kapsamında Ulusal Katkı Beyanları’nı sunan 170 ülkeden 65’i, bu beyanlarında ‘‘adil dönüşüm’’ kavramına açıkça yer verdi.


2023 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen COP28’de Adil Geçiş Çalışma Programı kuruldu ve uluslararası iklim müzakerelerinde ilk defa işçi haklarından açık bir şekilde bahsedildi.

2024’te Bakü’de düzenlenen COP29’da ise adil geçiş alanında ilerleme kaydedileceğine dair büyük umutlar olsa da Adil Geçiş Programı önceliklendirilmedi ve herhangi bir gelişme

© T24