30 Ağustos'u bir başına kutlamak...
Diğer
31 Ağustos 2025
Kumdan Anıtkabir
Yıl 2006. 10 yıl önce millî bayramların tüm yurtta heyecanla kutlandığı bir Türkiye'yi geride bırakarak yurt dışında eğitim görmeye gitmişim ve bu coşkuyu devlet eliyle kademeli olarak söndürmeye baş koymuş bir iktidarın Türkiye'sine dönmüşüm. Günlerden 30 Ağustos. İstanbul'dayım. Özlemişim yurdumda 30 Ağustos kutlamayı!
Ama ortalık sessiz, sedasız. Çocukluğumda, ilk gençliğimde bayram sabahları havada hissettiğim o heyecan, o coşku yok. Normal bir gün gibi.
O zamanlar internet bugünkü gibi değil, sosyal medya yok (Facebook yeni gelmiş, kullanan bir avuç insan var). Bayram kutlaması, tören, geçit var mı, saat kaçta, nerede var gibi bir bilginin peşine düşmeden aldım akordeonu, düştüm sokaklara.
Tarabya'da oturan dayımların sitesinden çıktım, otobüsle Beşiktaş'a vardım, oradan vapurla Kadıköy'e geçtim, sonra yürüdüm. Yol boyunca marşlar çaldım. İskelede, vapurda, sokaklarda...
Bazı insanlar "hayrola?" dedi. "Bugün 30 Ağustos!" dedim. Bazıları gülümsedi. İnsanları gaza getirip hep beraber marş söyletmek istedim ama pek katılan olmadı. Daha ziyade kendi kendine gelin güvey olan bir deli gibiydim. Herkes işindeydi, gücündeydi. Gülümseyerek baktılar, "tamam, biliyoruz, bugün 30 Ağustos ama bunu kutlamanın yeri ve zamanı mı? Kutlamak istiyorsan git törene katıl" dercesine. Arada takdir edenler de oldu elbet, ancak bireysel. "Mesajını aldık" diyenler oldu.
Aynı yoldan geri döndüm, hep çalarak, söyleyerek; etrafımdakilerle birlik olmaya, bir birlik ruhu yakalamaya çalışarak. Nâfile. Tek başıma kutlamış oldum.
Bugün 30 Ağustos 2025 (ben 30'unda yazıyorum, siz 31'inde okuyacaksınız). İstanbul'da ne gibi kutlamalar var diye internetten, sosyal medyadan baktım. Evet, var bir şeyler. Sabah anıta çelenk konmuş, gidemedik. Çocuklu aileyiz, kolay değil. Akşam fener alayı var, ona gideriz. Bir takım mekanlarda bir takım konserler var, ilgilenmediğim sanatçılar ve........
© T24
