Kıbrıslı bir koleksiyonerin tutkusu ve hayali: Rodin bir gün barışçıl bir buluşmaya tanıklık edebilecek mi?
Diğer
28 Mayıs 2025
“Ada” kavramı, doğası gereği izolasyon duygusu yaratır. Sınırlara vurgu yapar. Edebiyatta, felsefede ve sanatta yalıtılmışlık duygusunun sembolü olarak kullanılması boşuna değildir. Hele ki o ada bölünmüş bir ülkeyse ve dünyanın çoğu tarafından görünmez kılınmışsa…
Adalı olmak da bu duygudan bağımsız olarak düşünülemez.
Adalı olmadığım için belki bu söylediklerimi önyargılı bulabilirsiniz.
Sanırım bu hikâyeye yanlış yerden başladım, yazının giriş kısmı şöyle olmalıydı:
Kıbrıs, acı ve arzu’nun büyük ustası Rodin’i ağırlıyor.
1840 Paris doğumlu Fransız heykeltıraş Auguste Rodin’den söz ediyorum.
Kıbrıslı sanatsever iş insanı Erbil Arkın’ın Rodin koleksiyonunu görmek için bir grup gazeteciyle Kıbrıs’a gittik.
Arkın, Rodin’in The Kiss (Öpücük) heykeliyle ilk kez 16 yaşındayken, Tate Modern’de karşılaştığını ve o anın hayatındaki dönüm noktalarından biri olduğunu söylüyor. İngiltere’de resim ve heykel eğitimi almaya başlamış, ancak ekonomik nedenlerle eğitimini yarıda bırakıp endüstriyel tasarım bölümüne geçmiş ve kendine farklı bir kariyer yolu çizmiş.
Yaşamında yarım bıraktığı sanat kanalını 2017’de kurduğu Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUCAD) ve yıllardır edindiği Rodin heykelleriyle telafi etmeye çalışmış.
Arkın Rodin Koleksiyonu’nun ilki 2004’te aldığı Head of Lust adlı heykel olmuş. Koleksiyondaki toplam eser sayısı ziyaretimizden bir gün önce edinilen son eserle birlikte 31’e ulaşmış. Ücretsiz olarak ziyaret edilebilen koleksiyonun giderek büyüyeceğini anlıyoruz.
Öğrenciyken sanat tarihi derslerinde incelediğimiz eserleri ancak kitapların renkli ya da siyah beyaz baskılarından görebilirdik. Bırakın eserlerin asıllarıyla karşılaşmayı, sanatçı kitapları fahiş fiyatlarda olduğu için en sevdiğimiz bir taneyi alabilsek........
© T24
