Hülya Çelik: Anne yaptıklarından daha çok yapmadıklarıyla karartıyor çocuğunun hayatını
Diğer
27 Eylül 2025
Hülya Çelik
Yeni yazarlar keşfetmeyi, yeni metinler okumayı seviyorum. Fırsatı olamayan ya da bugüne kadar görünür olamamış kadınların metinlerine ulaşmak benim için her zaman heyecan verici. Hülya Çelik de o kadınlardan biri. Gerçek bir Ankaralı. Genç yaşta Türkiye’nin ücra köşelerinde öğretmenlik yapmış, gözlem yeteneği ve zekâsını kalemine ustalıkla yansıtmış, güçlü, zeki ve hayatla bağı sağlam bir yazar.
Çelik’in Everest Yayınları’ndan çıkan ilk öykü kitabı Merdivenli Sokak, yalnızca bir edebiyat eseri değil; erken yaşta büyümeye zorlanan çocukların, sesi bastırılmış kızların ve susmayı öğrenmiş bir kuşağın kaydı. Yazarın edebiyatı bireysel hikâyelerin ötesine geçerek bu topraklarda çocuk olmanın zorlu tarihine, bastırılmış çocukluklara ve unutulmuş hikâyelere ışık tutuyor. On üç öyküden oluşan kitapta kimi zaman bir annenin korumadığı bir çocuk konuşuyor, kimi zaman babasının çatık kaşının gölgesinde büyüyen bir genç.
Çelik’in şu sözleri kitabın omurgasını özetliyor: “Küçükken sevilmek ve onay görmek uğruna sessizce oturduğumuz anne-baba otoritesi büyüdüğümüzde müdüre, patrona, kocaya dönüştü.” Bu cümle, “çocukluk geride kaldı” diyenlere bir yanıt niteliğinde: Hiçbir şey geride kalmadı; çocukluk deneyimleri yetişkinliğin tüm evrelerine taşınmaya devam ediyor.
Ülkemizin böyle cesur öğretmenlere, suskunlukları kelimelere çeviren yazarlara ihtiyacı var. Hülya Çelik’in öykülerinde cinsiyet fark etmiyor; her okur mutlaka kendi çocukluğundan bir parça, kendi hayatının bir yankısını buluyor.
- Eğitimci, editör, radyo programcısı ve yazar… Hepsi birbirinden etkileyici. Yurtdışında doğdun, Balıkesir’de büyüdün, Doğu’da öğretmenlik yaptın. Hülya Çelik’i biraz daha yakından tanıyalım mı? Bu farklı deneyimler kalemine nasıl yansıdı?
Bunların hepsi birbirinden ayrı işler gibi görünse de aslında hepsi birbirini besliyor benim hayatımda. Bugüne kadar farklı mecralarda yaptığım editörlüğün, aktif olarak yürüttüğüm radyo programının ve elbette yazarlığın başköşesi ve ortak noktası “edebiyat”. Ama hep şunu söylüyorum: Ben tüm bunların ötesinde ve hepsinden önce öğretmenim. Yaptığım diğer işler kelemimden çok okurluğumu besliyor ama öğretmenlik, işte o kalemimim en büyük yakıtı. Odağına insanı, çocukları alan bir meslek ve haliyle her gün onlarca hikayeyle baş başa kalmak demek. Hele de biraz dikkatli dinler ve iyi gözlem yaparsanız hayatın tüm hallerini, tüm çıplaklığıyla bulmak mümkün çocukların yüzünde ve dilinde. Ben onlardan çok şey öğreniyorum ve edebiyatımı da çok iyi beslediklerini düşünüyorum.
- Çocukları çok sevdiğini biliyorum. “Merdivenli Sokak”ta da başrol o güzel küçük kızda. Birçok kişi o küçük kızı artık tanıyor. Buradan ona ne söylemek istersin?
Kitaba ismini veren “Merdivenli Sokak” öykümdeki o küçük kız sanırım kitabın en çok dikkat çeken karakteri oldu. Erken büyümek zorunda kalan acılı bir kız çocuğu o, ismi yok, çünkü onu anlatırken sadece hisleriyle ön plana çıksın istedim. Bu topraklarda büyüyüp de onun yaşadıklarını yaşamayan kız çocuğu çok azdır herhalde… Sanırım zaten en çok bu yüzden sevildi, bu yüzden çok etkiledi okurları. Hatta o kızı benimle özdeşleştirenler de olmuş, gerçekten tüm hikâye benim başımdan mı geçti diye merak etmişler ama elbette her öyküm gibi bu da bir kurgu. Ve ben bazı öykülerimde erkek çocuklarını anlatsam da, bazı çocukları cinsiyetsiz yazıp okurun hayal gücüne bıraksam da görüyorum ki tüm karakterlerim kız çocuk gibi okunmuş ve algılanmış. Bu durumda da sadece “Merdivenli Sokak” öyküsünün küçük kızına değil tüm öykülerimdeki tüm çocuklarıma şunu söyleyebilirim: Merak etmeyin; sizin söyleyemediğiniz ne varsa ben söyledim, sizin sustuğunuz ne varsa ben konuştum.
- Öykülerine geçersek, hepsinden ayrı ayrı çok etkilendiğimi belirtmek istiyorum. Merak ediyorum çocukların........© T24





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein