menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Doğru var mı, bir tane mi?

23 1
10.09.2025

Diğer

10 Eylül 2025

Cinayetlerden, soygunlardan, iktidarın muktedir kalmak için muhaliflerini hapsetmesinden yılmış durumdayız.

60 yıl önce ABD’nin, İngiltere’nin teşviklerine, kızıştırmalarına kapılıp, güya kendimizi Stalin’in akıl dışı hayallerine karşı korunmak için NATO savunma örgütüne girerek korunmasına karıştığımız Kore’nin bugün ne duruma geldiğini görmek bizi düşündürmüyor mu?

Kore’nin yanında Çin, Vietnam ve diğer ülkelerin zekâ düzeyi (IQ) olarak bizlerden hayli iyi durumda olduklarını okudukça ne hissediyoruz? Bu üç ülkenin elle tutulan ekonomik ve mühendislik başarıları, OECD’nin PİSA anketlerinden çok daha önemli. Bu tablo kısır siyasal çekişmelerden daha korkutucu değil mi?

Ama çok daha vahim bir ders kümesinden fena halde ve ısrarla sınıfta kalıyoruz: ahlak, dürüstlük, siyasal tutarlılık. Oysa büyük Atatürk yüz yıl önce doğru yolu göstermişti. İkinci bir Atatürk yok ve sadece Türkiye’de değil, dünyada da malzeme çok bozuldu. İngiltere Churchill’i, Almanya Bismarck’ı, Fransa de Gaulle’u arıyor. Ama artık bu ülkelerin koşulları da değişti. Stalin’i, Mao’yu ve galiba birkaçı dışında ABD’nin kurucu babalarını da arayan yok.

Atatürk sağ olsaydı, yaşamının ileri ki dönemlerinde ilk yıllarda olduğu gibi mi davranacağını mı düşünüyorsunuz? O zaman Atatürk olmazdı. İnsan vücudu, DNA’sı sürekli olarak evrilir. Biyologların gayet iyi bildiği “sarmal-helix”, çeşitli organların farklı gelişme, büyüme ihtiyacına göre şekillenir. Onun için hangi dinde olursa olsun, 1.500 yıl önce gelen vahiy, bugünün ihtiyacını karşılamaz. Değişim esastır. Bundan sonra kendi başımızayız. Daha doğrusu analizi iyi yapmak, durumu özenle değerlendirmek durumundayız.

Sadece durum tespiti yapabiliyoruz. Değerli siyaset bilimci dostum Ersin Kalaycıoğlu ne zamandır “neo patrimonyal sultanizm” diye çırpınıyor ve yalnız bu bize özgü de değil; Güney Amerika’da, Afrika’da birçok ülke benzer koşullarda, biz nasıl geldik buraya, nasıl çıkacağız açmazdan?

Neredeyse her yazımda tekrar ediyorum, demokrasinin temelinde Magna Carta (1215) var, hesap vermezseniz-sormazsanız, saydam olmazsanız, eşit davranmazsanız, sorumluluk üstlenmezseniz, çıkış yok. Ülkemizde bunların dördü de yıllardır dışlanmış durumda. Maalesef sistem yıllar içinde öyle kurgulanmış ki, insanlar, yöneticiler bu kavramları duymak, anlamak bile istemiyor.

Son haftalarda fevkalade çetin, aynı derecede yüksek sosyal maliyetli bir siyasal çekişme yaşıyoruz; iki ana grup da köklü değişim halinde. Okuyucuya önerim, bu iki değişimi şekildeki sarmallar içinde hayal edin. Şu kadarını ekleyeyim, bebeğin ana rahmine düşmesinden itibaren gelişmesi, insan haline gelmesi de benzer patikayı izliyor; siyaset de bundan farklı değil. Socrates’in........

© T24