menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çatışma Çözümleri Konusunda Batı ile Türkiye Farkı

14 0
24.11.2025

Bu yazıda çatışma halindeki ülkeler ve gruplar arasındaki sorunları çözme konusunda Türkiye’nin yöntem farklarına dikkat çekmek istiyoruz. Uluslararası sorunların çözümü konusunda Batı Dünyası ile Türkiye arasında çok derin farklılıklar var. Batı, “barış” dediğinde kafasının arkasında tek bir soru vardır: “Bu iş bize ne kazandırır?” Türkiye ise aynı dosyaya baktığında tek bir soru sorar: “Bu iş adalete, hakkaniyete, insanlığın ortak vicdanına ne kadar uygun?”

Aradaki fark, birinin hesap defteriyle, diğerinin vicdan terazisiyle hareket etmesidir. Batı’nın ulusal çıkar hesabı soğuk, net ve acımasızdır. Şimdi bazı örnekleri kısaca hatırlayalım.

Kosova:

Yugoslavya’nın çöküşüyle Batıdan cesaret alan Sırp milliyetçiler, Arnavutları yok sayan bir tutum gösterdi. Batı’nın “Yeni Dünya Düzeni” şovu için çıkan çatışmalarda binlerce insan öldü.

1998’de soykırımcı Miloseviç ‘Kosova Sırbistan’dır’ derken, NATO ‘hayır, artık bizimdir’ diye bombaladı. Binlerce Kosovalı Arnavut çatışmalarda can verdi. Nihayetinde Kosova bağımsızlığını ilan etti ama uluslararası tanınma konusunda hala ciddi sıkıntılar var. En çok kazanan Camp Bondsteel’de bayrak çeken ve çok sayıda asker ile bölgeyi kontrol altında tutan ABD oldu. Tam ve kesin çözüm getirmediler. Sorundan besleniyorlar. Kosova’yı koparıp NATO’ya üye yaptılar, Camp Bondsteel diye dev bir üs kurdular. Bugün Kosova’nın bağımsızlığı hâlâ tam tanınmıyor ama ABD’nin Balkanlar’daki en büyük askeri üssü orada. Barış mı? Hayır, ABD için jeostratejik kazanım.

Kıbrıs:

1960’lardan bu yana adada çok ciddi sıkıntılar var. 1974’te Türkiye’nin Barış Harekatı yapıldı. Ada fiilen ikiye bölündü. 1983’te KKTC kuruldu. Batı Dünyası, Türk tarafını tanımadı. Kıbrıs Rum tarafını 2004’te adanın tamamının temsilcisi olarak AB’ye aldılar çünkü Yunan lobisi güçlüydü, Doğu Akdeniz’de enerji koridoru lazımdı. Türk tarafını 50 yıldır ambargolarla cezalandırıyorlar. Ama bu sorunu Türkiye yine kendi yöntemiyle nihai çözüme kavuşturacak.

Ukrayna-Rusya:

Ukrayna’yı “AB’ye ve NATO’ya alacağız” diye Rusya’ya karşı cesaretlendirdiler. 2022’nin Şubat ayında Rusya’nın saldırısı ile savaş başladı. Yüzbinlerce Ukraynalı öldü, milyonlarcası ülkeyi terk etti. Ülke parçalandı. Şimdi ABD Başkanı Trump, Ukrayna halkına ve yönetimine sormadan Moskova ile pazarlık ediyor. Avrupa ülkeleri ise sadece arada bir toplanıp homurdanıyorlar. İnsanlık adına utanç verici. Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, halkının iradesi ikinci planda. Önemli olan, ABD’nin çıkar hesabı. Trump, kendi seçimlerinde “barış getiren başkan” imajı satsın… Zelenskiy’nin “onur” diye haykırdığı şey, Washington’da sadece “pazarlık konusu”.

Türkiye’nin tarzı ise tam tersi. Sessiz, inatçı, sonuç odaklı. Tahıl Koridorunu hatırlayalım. 2022 Temmuz’u… Dünya “gıda krizi” diye feryat ediyor, BM Genel Sekreteri Guterres İstanbul’a geliyor, Lavrov........

© Stratejik Düşünce Enstitüsü