menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Floş ruvayelden beş benzemeze

505 47
29.10.2025

Mark Bristol, amiral diplomattı, 1919’dan beri İstanbul’daydı, ABD’yi temsil ediyordu, Cumhuriyet ilan edildi, ABD henüz Türkiye Cumhuriyeti’nde elçilik açmadığı için Bristol’ın elçi sıfatı yoktu, bu yüzden başkentimiz Ankara’ya geldiğinde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’le görüşemiyordu, Çankaya Köşkü’ne kabul edilmiyordu, Mustafa Kemal’le bir iki kelime olsun konuşabilmek için TBMM’ye gelip, merdivenlerde bekliyordu ama, Mustafa Kemal başıyla selam vererek geçip gidiyordu, anca Başbakan İsmet İnönü’yle görüşebiliyordu, o görüşmeler de anca “gayriresmi” kaydıyla kabul ediliyordu, üç yıl bu şekilde merdivenlerde bekletildi.

1926 yılı oldu, gene böyle bir ekim ayıydı, Cumhuriyet Bayramı yaklaşıyordu, Mustafa Kemal akşam saatlerinde Anadolu Kulüp’e geldi.

(Başkentimiz Ankara’nın sosyal hayatına katkı sağlamak üzere, bizzat Mustafa Kemal’in himayesinde kurulmuş bir kulüptü, balo salonu, restoranı, oyun salonu vardı, siyasetçilerin, yabancı temsilcilerin ve iş insanlarının biraraya geldiği gayriresmi diplomasi mekanıydı.)

Bristol oradaydı, ayağa kalkarak selamladı, kendisini Mustafa Kemal’e gösterebilmek için şirinlik yapıyordu. Az biraz geçti, Mustafa Kemal’in yanında oturan Ruşen Eşref yerinden kalktı, Bristol’ın yanına geldi, sürpriz şekilde, Mustafa Kemal’in sofrasına davet edildi. Bristol’ın ağzı kulaklarındaydı, yemek eşliğinde havadan sudan sohbet edildi.

Poker masasına geçildi.

Mustafa Kemal’in diplomasi aracıydı, yabancı ülkelerin elçileriyle hep poker oynardı, aynı zamanda, insanların hırslarını, tamahlarını, zafiyetlerini poker masasında test ederdi.

Tarihi karede, Mustafa Kemal ve amiral Bristol’ın yanısıra, Nuri Conker ve Falih Rıfkı........

© Sözcü