Meşruiyetle Taçlandırılmış Güç
Tarih, eskilerin hikâyeleriyle oyalanmak için değil, ibret almak için vardır. Ne var ki tarihe baktığımızda hayatın hiçbir zaman adil olmadığını görürüz. Güç, daima teraziyi kendi lehine çevirmiş, haklı olan çoğu zaman kayda bile geçmemiştir.
Her dönemde haksızlığa uğrayan insanlar, kaybettikleri bir makamı ya da ellerinden alınan bir hakkı geri almak için hayatlarını feda etmiştir. Fakat sonuç değişmemiş, oyun çoğunlukla güçlüden yana yazılmıştır.
Antonio Meucci’nin hikâyesi bu açıdan çarpıcıdır. Yoksulluk içinde yaşayan bu İtalyan mucit, aslında telefonun gerçek mucidi olmalıydı. 1870’lerin başında cihazını tanıttı; fakat parasızlık yüzünden buluşunu patentleyemedi. Graham Bell ise güçlü bağlantıları ve maddi imkânlarıyla sahneye çıktı. Patent onun adına tescillendi ve tarihe “telefonun mucidi” olarak Bell geçti. Meucci ömrünün sonuna kadar hakkını aradı ama sesi duyulmadı. ABD Kongresi, 2002’de aldığı kararla, onun ölümünden 113 yıl sonra emeğini teslim etti. Ama bu geç gelen karar, hayattayken uğradığı meşruiyet kaybını telafi edemedi.
Maalesef bir şeyin doğru ya da haklı olması tek başına yetmiyor. Hayatta her daim güç ve çıkar ilişkileri devreye giriyor. Meucci ile Bell arasındaki telefon tartışması bunun iyi bir örneğidir. Aslında mesele iki mucidin kavgası değil; gerçeğin mi yoksa güçlü olanın mı........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d