menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aynı masada çay içebilmek

26 11
17.06.2025

Toplum olarak en önemli vasfımızı yitirmiş durumdayız: Hoşgörü. Eskiden “Türk halkı çok hoşgörülüdür” derlerdi… Şimdi bir trafiğe çıkın, görün! Adeta herkes birbirini parçalayacak gibi!

Bir alışveriş merkezine gidin, insanların birbirlerine nasıl davrandığına bir bakın.
Televizyon programlarında insanların birbirlerine nasıl baktıklarına, nasıl konuştuklarına, birbirlerine nasıl hitap ettiklerine dikkat edin! Her yerde bir öfke, bir nefret, bir benlik kavgası…

İnsanlar artık karşısındakinin ne anlatmaya çalıştığını, ne söylediğini bile dinlemiyor.
Herkes önce kendini anlatma derdinde. “Ben böyle biriyim!” ya da “Ben öyle biri değilim!” gibi cümleler günümüzün en sık duyulan ifadeleri hâline geldi. Bütün cümleler “Ben” ile başlıyor. Bir kimlik savaşı, bir ego yarışı...

Biz birbirini sevmeyi unutmuş, hoşgörüsüz bir topluma dönüşmüşüz. Bunun farkındayız ama sebeplerini kabullenmekte zorlanıyoruz.

***

Aslında hoşnutsuz olduğumuz, sevmediğimiz kişiler değil; kendimiziz. Kendimizi sevmediğimiz için başkalarını da sevemiyoruz. Çünkü başkalarında, aslında kendimizde beğenmediğimiz yönleri görüp öfkeleniyoruz.

Bazen de olmasını isteyip de cesaret edemediğimiz şeyleri ya da olmak isteyip de bir türlü olamadığımız kişilikleri gördüğümüzde, kıskanıyoruz. Ve işte bu yüzden sevmiyoruz başkalarını. Oysa önemli olan, aynı masada oturup birlikte bir çay içebilmektir. “Ben şekerli içiyorum, sen de öyle içeceksin!”........

© Sözcü