Kamışlı konferansı ulusal çıkarlarımız için tehlikeli
Gündem fırtınasında Suriye’yi unuttuk ancak orası hareketli. Yeni yönetimle, PKK/SDG arasındaki fesih görüşmeleri devam ediyor. Ankara, “PKK ve uzantıları feshedilmezse gereği yapılır” mesajı veriyor. Bir yandan Kamışlı’daki konferans tartışılıyor. Suriye’de neler oluyor, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Hasan Ünal’a sordum.
- PKK ve uzantıları fesih edilir mi? Şu yüzden soruyorum bu noktada Avrupa ve ABD, IŞİD ile mücadelenin durması endişesini taşıyor.
Feshedilmesini bırakın, etkisizleştirilmeli mi; evet! Ama bu Suriye’de mevcut şartlarda yapılabilir mi, giderek şartlar Türkiye’nin aleyhine ilerliyor, zorlaşıyor.
Böyle bir şey yapılabilmesi için ortada bütün Suriye üzerinde denetim meşruiyetine sahip bir hükümet lazım. Böyle bir hükümet yok. Diyelim ki bir önceki dönemde hem bu Esad yönetimini devirme hırsından yanlış politikamdan vazgeçtim deyip o hükümetle işbirliği yaparak böyle bir sonuca ulaşabilirdiniz. Ancak şimdi, mümkün değil.
Kamışlı’daki konferansta sonuç bildirgesini 20 milyon TL ödülle kırmızı kategoride aranan Fawza El Yusuf okudu. Bir diğer isim de onlarca Mehmetçiğin kanı elinde olan Mazlum Abdi kod adlı Ferhat Abdi Şahin’di.
İsrail’le ilişkiler
- Neden?
Çünkü HTŞ hükümeti zaten giderek Suriye’de hem meşruiyeti hem kontrolü kaybediyor. Şu an itibarıyla PKK’ya karşı ancak kendimiz müdahale edebiliriz. Ancak kendimiz müdahale ederken de şu sorunla karşılaşacağız. Esad döneminde de aynı sorun vardı. O zaman da Esad yönetimiyle koordinasyon içinde yapmadığımız için, askeri operasyonlardan sonuç alsak bile bunu siyasi kazanca dönüştüremiyorduk. Çünkü “Biz bu Esad yönetimini devirmeye kararlıyız” politikasını sürdürmek suretiyle aslında PKK/PYD’nin o bölgede devletleşmesinin önünü açıyorduk. Şimdi durum çok farklı değil. Bu defa tam doğrudan müdahale ettiğimizde de istediğimiz siyasi sonuçları almak için belki bölgesel ve küresel olarak bazı şeyleri yaparak bu işe başlamak lazım.
- Örneğin?
İsrail ile ilişkileri hangi aşamada normalleştirmekten yanayız? Yani biz Türkiye olarak mevcut yönetimde İsrail ile ideolojik bir mücadele içinde miyiz? “Ya bu İsrail yok olacak, ya o bizi yok edecek” kavgasının içinde miyiz? Şu anki açıklamalar, hükümete destek veren medyanın tavrı öyle görünüyor. Buradaki Amerikan varlığı PKK/PYD bölgesinden çekilmeden bu konuda istediğimiz sonucu tam alamayabiliriz.
- Amerikalı yetkililer, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını azaltacağını söyledi. Bu işe yarar mı?
Yarar ama asıl mesele şu: Trump ile bu konuda el sıkışmak lazım. Fakat Trump’ın altındaki tüm insanlar olabildiğince İsrail yanlısı. Amerikan Siyonistleri diyelim. İsrail ile ilişkileri........
© Sözcü
