Yüksek Divan, yüksek gerilim
Bir testi, suyu düştüğü yerden değil, çatladığı yerden kaybeder.
Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu’nda yaşananlar hepinizin malumu.
10 yıldır şampiyonluk bekleyen bir camianın, çözüm arayacağı mecrada daha da bölündüğü bir tabloya şahit olduk.
Salondaki yüksek gerilim, ‘büyük kulüp’ olmanın sorumluluğuyla bağdaşmıyor.
Oysa Divan Kurulu; idari, mali, hukuki ve sosyal alanlarda Yönetim Kurulu’na yol göstermekle görevli, akil insanların toplandığı bir organdır.
Üç ayda bir toplanır; faaliyet raporlarını, denetim kurulu değerlendirmelerini tartışır ve kulübün önünü açacak fikirler üretir.
Ama bu kez olan başka bir şeydi.
DİVAN KURULU’NA YAKIŞMAYAN MANZARALAR
İmza kampanyası konusunun uzaması ister istemez üyeleri bunalttı.
Basitçe özetlenebilecek bir mesele, bir saatte anlatılamadı.
Bir kadın üyenin laf atması gerilimin fitilini ateşledi.
Homurdanmalar yükseldi, feryada dönüştü.
Başka bir üyenin “Hikâye anlatıyorsunuz” diye haykırması ortamı iyice kızıştırdı.
Başkan Ali Koç’un yerinden kalkarak ilgili üyeyi uyarması, ardından salonu terk etmesini istemesi, Divan Kurulu teamüllerini zorladı.
Zira bir üyeyi salondan çıkarma yetkisi Divan Başkanı’na aittir.
Aziz Yıldırım’ın olaya müdahalesiyle tansiyon daha da yükseldi.
Salonda bir anda tribün atmosferi hâkim oldu.
Milyonların canlı yayında şahit olduklarını anlatacak değilim.
Fakat;
Yüksek Divan Kurulu’nun bir adabı vardır.
Yaşananlar,........
© Sözcü
