Altını ekonomiye kazandırmak
Altın, paranın en özgün hali olduğu için bütün ülkeler için önemli bir finansal varlıktır. Ama başta ABD olmak üzere parası döviz olan ülkelerde Türkiye ekonomisinde olduğu kadar önemli bir role sahip değildir. Bildiğiniz gibi Türkiye ekonomisinin en zayıf yönü sürekli cari açık vermesidir. Cari açık, diğer adıyla “dış açık” dövizli harcamaların, dövizli gelirlerden fazla olmasıdır. Bizim de döviz harcamamız, döviz gelirimizden büyük olduğundan aradaki fark kadar “dövizli dış borç” alıyoruz. Daha doğrusu önce borçlanıyor sonra açık veriyoruz. Aldığımız her dış borç “dış borç stokunu” büyütüyor. Bu da millette bir “kendine güvensizlik” yaratıyor. Dış borç alamazsak Osmanlı döneminde olduğu gibi bağımsızlığımız zedelenir diye endişeleniyoruz. Mutsuz oluyoruz. Annemin dediği gibi “borçlu ölmüyor ama rengi soluyor”. Soru: Acaba Türkiye gerçekten dışa borçlu bir ülke midir? Bir bakalım. Resmi kayıtlara göre birikimli “net dış borcumuz” (Net Uluslararası Yatırım Pozisyonu) eksi 270 milyar dolar. (Yabancıların Türkiye’deki varlıkları rayiç dolar fiyatına getirilse net dış borcumuz daha büyük çıkar. Bunu........
© Sözcü
