menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Amor Fati Diyebilmek

9 1
previous day

2005 yılında Cizre Devlet Hastanesi şantiyesinde bina otomasyon sistemi kurarken, merkezde olaylar vardı diye, çalışmayan bir soğuk hava deposunun içinde kahvaltılıklardan oluşan yemeğimizi yiyorduk. Akıllı sistemlerle bezenmiş bir yapı kurmaya çalışıyoruz; ama bir yandan da, en temel insani faaliyetimiz olan yemek yeme işini, sırlarla dolu bir soğuk hava deposunda, daracık rafların gölgesinde gerçekleştiriyoruz. Evet, yıllar geçti. O anı yaşayan ben ve hâlâ ara sıra karşılaştığım iş arkadaşım, hayatın başka kulvarlarında kaderin su damlacıkları olduk.
Evet, hayat bize çakıllı yollardan geçen bir yol haritası sundu. Kaderin eşsiz hüneriyle daha aydınlık sahnelere çıktık. Ve bize ışıkla görmeyi öğretti.
Peki siz, kaderin hangi cenk yerindesiniz?
“Kaderini sev,” gibi klişe bir cümlenin savunucusu olmayacağım asla; çünkü her düşünen zihnin yaşadıkları, kendi eteğinde kaygan taşlar gibi. O taşlara sımsıkı sarılmak ve kaderin hüner denizinde ruhuna eş yontmak… bu yine kişinin kendi kabiliyetine kalıyor.
YouTube’da, benim de beğendiğim bir ekonomistin “1900 Yılında Doğsaydınız Ne Olurdu?” adlı bir içeriği........

© Sonsöz