Boşanma Oranlarının Artışı Ne Anlama Geliyor?
Son yıllarda ülkemizde ve dünyada boşanma oranlarının yükseldiğine dair haberler sık sık gündeme geliyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, son 20 yılda evlenme sayıları azalırken boşanma oranlarında belirgin bir artış söz konusu. Dünya genelinde de benzer bir tablo var. Bu durum bazı çevrelerde “aile kurumunun çözülmesi” “aile kurumunun zayıflaması” olarak değerlendirilse de, aslında daha derin toplumsal ve bireysel dinamiklerin bir yansımasıdır. Boşanma oranlarının artışını anlamak, yalnızca aile yapısını değil, toplumun geçirdiği dönüşümü de kavramamıza yardımcı olur.
Eskiden çiftler, evlilikte yaşadıkları sorunları çoğunlukla “katlanma” ve “devam etme” üzerinden çözmeye çalışırdı. Bugün ise insanlar, duygusal doyumun, iletişimin ve karşılıklı saygının olmadığı bir evliliği sürdürmek istemiyor. Bu durum, özellikle kadınların ekonomik ve sosyal hayatta daha görünür olmasıyla doğrudan bağlantılı. Kadınlar geçmişe kıyasla daha bağımsız, daha özgür karar verebiliyor. Erkekler de evlilik içinde yalnızca “ekonomik gelir sağlayıcı” değil, “duygusal partner” olma sorumluluğu ile karşı karşıya kalıyor.
Toplumsal değişimlerin etkisiyle artık evlilikten beklentiler farklı. Eskiden “aynı çatı altında kalmak” yeterliyken, bugün insanlar “birlikte mutlu olmak” arzusunu öne çıkarıyor. Evliliğin sadece hukuki bir birliktelik değil, duygusal bir ortaklık olması gerektiği fikri güçleniyor. Bu beklenti........© Sonsöz





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d